“ Eyvah ! Dönüşü olmayan bir yola girdim . Bundan sonra film yapmalıyım .” der Ahmet . Genç kız , dönüşü olmayan o yola bir türlü giremez ; kendi ölümü çok hızlı , doğumu ise yavaş kalır .
Ahmet ’ in sarılacak bir şeyi yoktur , umudu yoktur ve film yapar . İntihar eder gibi film yapar . Bunu beceremezse kendi içinde saygısını yitireceğini düşünür . Allah yardım etmiştir de iflas etmiştir , “ yoksa sinema yoluna giremezdim ” der .
Genç kız intihar eder gibi film yapmaz . Genç kız intihar eder gibi yapmaya hazır değildir henüz hiçbir şeyi . Önce öğrenecektir . İnsan birkaç kez ölür de gerçekten yaşar sonra , bunu içselleştirmek için hala fazla gençtir .
Bütün olanaksızlıklara karşı en ilkel koşullar altında sinema yapmak arzusu bedenini , ruhunu delice ve dâhice sarmıştır Ahmet ’ in . Tavşanlı ’ nın ve Kütahya ’ nın yumuşak tutuculuğu ile de yetişen bu yetenek , din , sanat , sinema , cinsellik , arkadaşlık etkilerini hiçbir ideoloji saplantısına düşmeden büyük bir gerçekçilikle vermesini bilir . Türkiye sinemasının en farklı ve bakış açısı sağlam filmlerinden birini yapacaktır kısa filmlerini takiben . Çabaları istediği sonucu verecektir .
Babasının deyimiyle “ Beyoğlu berduşu ” Ahmet Uluçay kısa filmleri yaptığı tek uzun metraj kadar doyurucu , Türkiye ’ nin ender yetenekli yönetmenlerinden biri .
“ Lumiere kardeşler sinemayı icat etmeseydi mutlaka o bizim köyde icat olurdu . Kesinlikle buna inanıyorum .”
Karşımızda buna inanan bir adam varken , bizim ona inanmamamız zor . “ Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak ”, Anadolu ’ nun herhangi bir köyünde sanatla , sinemayla uğraşmak isteyen bir insanın çektiği sancıları konu alırken , aynı zamanda sinema yapmanın ne demek olduğunu da sorgulatıyor bize ; Anadolu ’ yu tanıyoruz , Türkiye ’ yi , insanlarını … Büyükşehirleri değil , batılılaşmış insanı , asimile olmuş kimlikleri değil , bizzat yerinde , kendi insanımızı tanıyoruz .
Evrenselliğin yerelliğe ( ulusala , yöreye ve özellikle kişiye ) bağlı olarak geliştiğinin büyük örneği olan bu film , yerel ve biyografik ögeleri harmanlayıp evrenselliğe tamamlamış . Bu yerelliği evrenselliğe taşıması ise filmi her izlendiğinde samimi ve sıcak kılacak sebeplerden biri . “ Köylülerin ” çektikleri bu sancılar , dünyanın herhangi bir yerinde , film yapmaya çalışan ve imkânı
43