kopya fanzin kopya fanzin - 5 | Page 24

Faul yapılan kişi Cevdet Yarbay ’ ın oğlu Mert ise faulün cezası üç penaltıydı . Nöbetçi öğretmen gelip bağırana kadar maç devam ederdi . Maçlarla ilgili bir detay ise ders vakitlerinde de oyunun sonucuna etki edebilirdik . Öğretmenden , tuvalete gitmek için izin isteyip karşı takımın kalesine istediğimiz kadar gol atabilirdik . Sınıfa gelir bunu herkese ilan eder ve diğer teneffüs kaldığımız yerden devam ederdik . Birbirimize güvenimiz tamdı . Rakip takımdan biri tuvalet için izin istemiş ve izni almayı başarmışsa eğer , bir şekilde bizim takımdan da birinin izin alıp aşağı inmesi gerekiyordu . İkisi aşağıda bir süre oynayıp tekrardan sınıfa geri dönüyorlardı . O anlarda hiçbir erkek dersi dinlemiyor sadece maçtan gelecek skora odaklanıyorlardı . Bazen o kadar çok heyecanlanıyordum ki Ümit Aktan ’ ı aramak istiyordum . ‘‘ Ümit Abi bizim maç ile ilgili dakika skor bilgisi sana ulaştı mı ?’’ diye . Kapı çalınıp ikisi beraber içeri girdiğinde heyecandan kalbim duracakmış gibi oluyordu .
22
Bir gün Ev Ekonomisi dersinde öğretmenin masasına üşüşmüş , kartonlardan ev yapmayı öğreniyorduk . Makas , yapıştırıcı , karton , renkli bir karton daha , bir tane daha … Evin çatısı için mimar arkadaşlar fikir beyan ediyordu . Ben de masanın diğer tarafında olan Derya ’ ya bakıyordum . Bütün derslerdeki üstün gayretini bu derste de gösteriyor , kartondan evin ekonomisine katkıda bulunabileceğini umuyordu . İleri görüşlüymüş , bunun farkına daha sonra vardım . Herkesten farklı olarak el işi kağıtlarından pencere yapma düşüncesi öğretmen tarafından dahiyane bulunmuş ve büyük takdir toplamıştı . Herkes ev muhabbetine dalmışken Cevdet Yarbay ’ ın oğlu Mert kaos ortamından yararlandı ve tuvalet izni istedi . Öğretmen kafasıyla onayladı . Oturduğu zaman göbeği dört kat olan Mert inanılmaz bir şekilde fırladı . Ekonomi gündeminin verdiği ciddiyetten dolayı bir süre daha kartonları yapıştıran öğretmeni büyük bir özveriyle dinledim . Dubleks ev yapmak isteyenlere , tripleks ev yapmak isteyenler karşı çıkıyorlardı . Hepsi de numara yapıyordu . Bu sohbeti yapanların hepsi birbirine benzer evlerde oturuyorlardı . Bizden biraz daha fazla gökyüzüne yakın oturanların hayal dünyalarının bu kadar geniş olması ürperticiydi .
Sınıfı komple yapıştırıcı kokusu kaplamıştı . Uyuşmaya başlamıştık . Rehavet çökmüştü . Öğretmen ceketinin kollarını kıvırdı , masanın etrafından geriye doğru açılmamızı söyledi . Üç saniyeliğine geri çekildik ama sonra tekrardan herkes masaya yanaştı . Öğretmen kravatını gevşetti . Derya ’ nın gözleri kısılmıştı . Sınıf başkanı gözlüğünü çıkarmıştı . On beş kişi içinden öğretmen beni gözüne kestirdi ve ardından : “ Pencereleri aç da sınıf biraz havalansın .” dedi . Pencereleri açmak büyük bir sorumluluktu ve bunun üstesinden ancak ben gelirdim . Usulca ilk pencereye yöneldim . Yüz on iki derecelik bir açıyla kolumu açtım ve pencerenin kolunu çevirdim . Aynı şeyi ikinci pencere için de