kopya fanzin kopya fanzin - 5 | Page 17

Eller ve Devlet

Eller ve Devlet

Özden Çağrı Özçelik

Tren raylarının üzerinde oturuyorlardı . Tepedeki Güneş ’ e bakılırsa Tanrı ’ nın yeryüzündekilerden hıncını alır gibi bir hali vardı . Ancak onların bu sıcaktan ne etkilenecek halleri ne de bundan yakınacak güçleri vardı . Güneşin yakıcılığından kararmış ve derileri soyulmuş burunlarından ter akıp bir ip gibi toprağa düşüyordu ve toprakta türlü şekiller oluşturuyordu . Yakup ’ un ter damlaları birleşip bir Antik Yunan tablosu haline geldiğinde , Salim ’ inkiler çoktan bir sokak lambası şeklini almış oluyordu . Konuşmuyorlardı . Ellerindeki kurumuş , içinde ağırlaşmış sarımsak kokusu barındıran tatsız tuzsuz bir ekmeği kemiriyorlardı . Şantiye şefi bugün onların midesi için bunu layık görmüştü . Onların şu anki yaşamlarında mideleri için seçim yapma şansları pek fazla yoktu . Ne bulurlarsa yemeleri gerekiyordu , çünkü yaşamak için bunu yapmak zorundaydılar . Ölmek için fazlaca borçları ve sormaları gereken hesapları vardı .

Karınlarını doyurmak için yedikleri şeyleri bitirdikten sonra dinlenmeleri için bir on beş dakikaları daha bulunuyordu . Bu arada her gün olduğu gibi zamanı şaşmadan uzaktan küçük Mustafa göründü . Elindeki termosu kaldırmakta güçlük çekişi orada bulunan işçilerin gün boyunca güldükleri tek şeydi . Mustafa , çocuk denecek yaşta fakat bakışları koskoca bir ömrü içinde barındıran bir yaratıktı . Görevi öğle yemeğinden sonra işçilere su dağıtmak ve uyarına gelirse onlardan bir sigara aşırmaktı . Babası anasını bir cinnet anında doğramış , sonrası anası mezara babası kodese , Mustafa mahallelinin eline …
“ Evet , ağabeyler buz gibi , içeni güzelleştiren Cleopatra ’ nın banyo yaptığı gül kokulu su geldi ! İçeni âlim içmeyeni Salim Ağabey gibi yapıyor .”
“ Ulan hergele kim öğretiyor sana bu lafları , hem kimmiş bu Cleopatra mıdır nedir ?” dedi Salim .
“ Hayat öğretiyor be Salim Ağabey bir de şu şantiye müdürü var ya Mühendis Attila işte o .” dedi gülerek . “ Cleopatra dediği karı var ya ağabey , mahalledeki Semra Abla gibiymiş . Bizim mühendis de ona vurgun illa bana yap diyip duruyor . Ama ben dedim ki o iş bir kutu cıgaraya bakar . O da söz verdi alacağım almazsam anam ölsün dedi . O zaman iş kolay dedim .”
Konuşurken bir yandan da su doldurup uzattı Yakup ’ a . Bu arada oradaki işçiler Mustafa ile eğlenmeye devam ediyorlardı . Mustafa bir anda Yakup ’ a dönüp :
15