kopya fanzin kopya fanzin - 5 | Page 15

Bumerang

Bumerang

Deniz Baran

Gözlerimi açtım . Ait olmadığıma emin olduğum bu odaya sığınmışlığım , tavanla kalıplaşıp bir olmuş ölü sinekten farksız oluşumun trajikomikliğini gizleyemiyordu . Hayır , ne üzgündüm ne de pişman . Labirentte mahsur kalan kurban dahi kurtulma refleksinin limiti dolunca yelkenlerini indirip yön kaybı Oscar ’ ını gözlemez miydi ? ‘‘ Shhhhh ’’ efektleri eşliğinde kapı açıldı . Tedirgin gülümsemesi ve bir buçuk litrelik su şişesiyle rehin alınmışcasına izleniyordum , ilkelliği törpülenmiş bir tarzan tarafından . Stockholm Sendromu mu ? Üzgünüm , maalesef bit büyüklüğündeki bir odada hiçliğin küllerinden doğacak bir aşk hikayesi değil bu . Hansel ve Gretel ’ in ekmek kırıntıları , geri dönme umuduyla değil de cadıyla aralarına barikat kurmak için serpiştiriliyordu . Ormanıyla medeniyetim arasındaki ağaç rollercoaster ’ ını aşma zamanıydı . Kırıntılar çoğalıyor , çoğaldıkça patika eriyor , eridikçe sessizleşiyorduk . Tepemizde masalın sonuna yaklaştığımızın ve uyku vaktinin geldiğinin muhbiri olan bir ‘’ shhhh ’’ bulutu vardı . Kaldırım taşlarının göz kırpmasıyla derin bir ‘’ oh ’’ çektim , bu mini masal kendine biçildiği satırları çoktan aşmıştı .

Gözlerimi kapadım . Bilinçaltıma bir tutam peri tozu kaçmış olacak ki rüyamın giriş jeneriği biter bitmez ekranda beliren karakter , Herkül ’ ün ta kendisiydi . Çölleri , denizleri aştığı gibi kanatlarını açmış salınıyordu . Yıldıramazdı hiçbir engel onu istediğine erişmekten , kıramazdı enerjisini hiçbir lazer güvenlik çiti . Oksijen tüpü etkili kanat altlarına bataklıktan çıkarcasına tutunmamla uçuşa geçtik . Başladık karıncalaşmış endişe kulübelerinin üstüne kuyruk izleri çekmeye . O da nesi ? Bulutların arasından yol yaparken kuşun ne işi vardı burada ? Yolunu şaşırmış olmalıydı zava- demeye kalmadan bağırsaklarının mürekkebiyle üzerimi süsledi . Filtrelenememiştim Herkül ’ ün kanatları tarafından , korunamamıştım ölüm rengine boyanmaktan . Ilıklığını yitiren rüzgar da en az benim kadar şaşkındı . Üşüyordum , uyanmak istiyordum , uyanamıyordum . Tek bir yaprak kımıltısıyla kanatlar ısı geçirmez kundak , bedenim kilitlerini yummuş bir fetüs oldu .
Ateş , ateş sökebilirdi yere değemeyen vücudumu düğümünden , uyanamayan bilincimi karabasanlardan . Bulutların arasından yatağımı bulmalıydım . Yatağımı bulmalıydım ki uyuyan güzelin prensi kılıcıyla sarmaşıkları aşsın ve beni bu kabustan uyandırsın . Önce uçuşan saçları göründü , sonra endişeli gözleri . ‘’ Ben hiçbir yere gitmemiştim ’’ diye fısıldadı baygınlık
13