kopya fanzin kopya fanzin - 4 | Page 11

Calbert Amus’ un Fazla Trajedik İntiharı

Calbert Amus’ un Fazla Trajedik İntiharı

Erkan Katırcı

Calbert Amus, kahve molasından evine dönerken düşüncelerine takıldı ve yere saçıldı. Anarşizmin diş izlerine rastladığımız bir akşamüstü gibi huzur buldu geceden. Kaldırım taşlarının ağırlığı altında ezilen zihniyetini bir köşeye bırakıp sessizce ayağa kalktı. Gecenin elleri gündüzü boğazlarken etrafına bakındı ve yoluna devam etti.

Bir kadının sorguya çekilmiş saçlarını koklamak için kerhaneye gitmeye karar verdi. Yıldızlardan habersiz o ara sokağa girerken tedirgin hayallere daldı. Farklılığın farkına varılmadığı o kapıdan girmenin bir fark yaratacağını düşünmüş olmalı ki umrunda olmanın umrunda bile olmadı. Sırat köprüsünün hayal gücü gibi içeri girdiğinde yıkılan hayallerini yerden toplamak için yere eğildi. Tam o an da göz göze geldiği bir fahişeyle evlenmek istedi. Sırtlan kürkünü sırtına yamalayıp gülümsemesini takındı. Yanına gitme cesaretini avucunda toplayıp adım atarken kadının bir kadına gebe olduğunu anladı. Her şey gibi acıya boyun eğmesini söyleyen kulak arkası sigarasını dinledi. Cılızca yanan çakmağının sessizliğini ne kadar dinlemek istese de kulakları sigarasına köle olmuştu bile.
Suya düşüp kalbine ateş olan hayallerini pencereden aşağı sarkıttı ve buket buket küfürlerden sonra elini bıraktı.
Calbert, kirpiklerinde uyuyan Tanrı’ yı ne kadar uyandırmak istemese de Tanrı günah geçirmezdi. Hiç konuşmadan akan tuzlu su birikintileri yanaklarına delta olmuştu. Calbert yine ağladı, yine yenildi, yine anladı. Güneşten kaşıkla süt içtiği ertesi sabah intihar etme fikrini benimsedi. Fakat bu taptaze bir ölümün beşiğine oturmak gibi olmalıydı onun için. Ne yenilmiş gibi acılara ne kazanmış gibi ölümü. Tek istediği salkım saçak bir düşünceydi. 400 yıllık derisinden soyunmak için odasına çekildiği o akşam kapı çaldı.“ İşte yaşamım geldi” diye mırıldandığı anda kapının ardından iki kelime yükseldi:
- Oda servisi. Calbert iki günde üçüncü kez yaşadığı hayal kırıklığıyla ipi boynuna doladı. Ona çocukluğunu hatırlatan sandalyenin üstüne çıktı. Yavaş çekimde dünyanın yok oluşunu izlerken kendini öldürdü. Umut dolu son sözü bir çift göğsüne baş olur gibiydi.
“ Ah bir de yaşamayı öğrenebilsem.”
9