Uzun saçlı Cin Ali kızmış. Salih’ in resim kabiliyetine sövmek istesem de, küfürlerimi asıl suçluya, yani kendime yönelttim. Sonuçta Salih diye bir arkadaşım vardı.“ Nasıl fikir ortağam?” dedi.“ Çok iyi.” dedim. Sevindi. İçerden gidip Kiğılı marka bir poşet getirdi.“ Bu niçin?” dedim.“ Zengin görünmek için.” dedi. Zor günler için saklıyormuş ve artık zamanı gelmiş. Poşetin içine birkaç kitap ve t-shirt koydu dolu gözüksün diye. Sarıldı bana ve“ Uğurlar olsun kardeşim, git ve o kızı almadan gelme.” dedi. O kadar mağrurdu ki bunu söylerken, büsbütün olaya yabancılaştım.
Salih’ e sormam gereken bütün soruları şimdi kendime soruyordum. Belli ki LYS’ den sonra dağılmıştı ve kendine gelmek için beni kullanmıştı. Ona kızmadım, benim başarımla birlikte kendini işe yarar hissedecekti. Salih gerçek bir şerefsizdi belki, bu doğruydu ama samimiydi en azından.
Kulaklığımda Ahmet Aslan’ dan“ Minnet Eylemem” ile yokuşu tırmanmaya başladım. Otobüs durağına kadar bana eşlik etsin istedim. Olmadı. Köşeden mahallenin piçi Serkan çıktı bir anda. O birkaç salise içinde kaçmayı bile düşündüm ve sağa doğru meylettim. Fakat Serkan hızlı bir piç olarak tanınırdı. Vazgeçtim.“ Ooo Kığılı filan ne iş lan?” dedi ve çantayı incelemeye koyuldu.“ Kiğılı lan Kığılı değil, Allah’ ın fakiri” dedim ama duymadı. Işık görmüş pervane böceği gibi etrafımda dönüyordu.
Serkan’ a iki iddia kuponu borcum vardı, 6 lira. Seni zengin edicem diye kandırıp bir 5 lira, bir de bir lira almıştım. İkisinde de yatınca daha da vermemişti zaten. Ama şimdi Kiğılı... Açıklayabilirdim. Her şeyi anlatabilirdim. Fakat gururuma yediremedim. Poşeti kendime çekip“ Son kupondan voleyi vurdum oğlum. Verseydin para.” dedim. Durdu ve çok kısa bir aralık düşündü. Ceplerini yokladı ve 4 lira uzattı bana. 4 madeni para ve açık bir avuç. Almadım. Tuzak olabilirdi.“ Nabıyon lan?” dedim.“ Al” dedi.“ Ben senin değerini bilememişim. Bir sonraki kupon için.” Paraları aldım. Kuru bir eyvallah ile veda ettim Serkan’ a. Gerek bile yoktu. Kiğılı her şeye kadirdi çünkü. Kiğılı her şeydi.
Sokağın ortasında durdum birden. Kararsızlık ıslak bir atlet gibi bedenime yapışmıştı. Kıza artistlik yapıp iddia bayiine mi gitsem? Çok da güzel maçlar var. Ama yok lan, bunca emek, Salih’ in fedakarlığı. Seçim yapmak zorundaydım. Ama ikisinden birini kaybetmek çok ağırdı. Bir sokak üstte kız, bir sokak altta iddia bayii. Cebimdeki madeni paralarla oynarken insanın birden fazla seçeneği olmasının ne kadar acayip bir şey olduğunu düşündüm.
Bir kumar oynamaya karar verdim. Kızın sokağından geçecektim,
17