kopya fanzin kopya fanzin - 1 | Page 9

konuşmaya yemin etmiş bir kişi değildim ben. Bir adam vardı bu işlerle uğraşan, o da geçenlerde öldü gitti sanırım. O halde ne yapmalı, neyden vazgeçmeliydim? Koklamadan yaşayamam sanırım diye düşündüm, koku, düşündüğüm anda dahi beynimde kıvılcımların uçuşmasına neden oluyordu. Sonra, duymayı düşündüm. Vazgeçmemeliydim, tüm o kafayı kırdıran seslerden, çaldıklarımdan feragat edemezdim. Bir tenin tadını almadan yaşayamayacağıma da karar verip, en sonunda görmekten kurtulmaya gönüllü oldum.
Ama nasıl yapacaktım? Cevap karşımda yatıyordu, gökyüzünde. Işınları bulunduğu yerden sekiz dakika yirmi yedi saniyede bana ulaşan büyük yıldız. Ona dik dik bakmaya karar verdim. Yeterince bakarsam gözlerimin yanabileceğini düşündüm. Gözlerimi kapadım ve güneşe bakmaya başladım, gözlüklerimi çıkarıp. Kırmızı. Kızıl. Koyu kızıl bir karanlık. Evet, başlıyoruz, diye iç geçirdim. Karanlık beni içine aldı, yuttu.
Kendimden geçmiş olmalıydım. Her taraf karanlıktı. Olamaz, diye düşündüm, sahiden kör mü oldum artık ben, dedim. Hemen kendimi kokladım, her zam anki yoğunlukta kokuyordum. Çevremi dinlemeye çalıştım panikle, etrafta rüzgârın etkisiyle sallanan dallardan çıktığını umduğum bir ses vardı ama her zaman hangi düzeyde duyuyorsam, yine ay nıydı kulağıma gelenler. Peki ya tat? Tişörtün yakasını dişledim ve dilimi üzerinde gezdirdim. Öf! Bildiğin kumaş tadı! Peki ne sikim gelişmişti benim!?
En sonunda gözlerimi açmak aklıma geldi. Değişen hiçbir halt olmamış sefil yaşantımda. Sadece gece olmuştu. Kızıldan sonra gelen karanlığın gizemini çözmekten bahtiyar olan ruhumla beraber el ele tutuşup hiçbir şey yapamamak umuduyla ağaç dallarını aralayıp yolumuza devam ettik.
9 ithaf