Kimse yargılamamalıydı‘’ shine’’ sırası geldiği an onu kendi haline bırakan partnerine ahtapot gibi tutunan kadını. Mayınlarla dolu bir tarladan farksız olan bu dans pistinde herkesin tek bir hedefi vardı aslında; dans etmek. Gel gelelim, bu hedefe ulaşmamak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlardı. Bardağımın kenarındaki limonu kemiriyordum ki üzerimde bakışlar hissettim. Kırmızı rujuyla kırmızı elbisesinin tonunu ustaca tutturmuş omuzlarıyla müziğe ritim tutan bir kız beni izliyordu. Göz göze geldiğimiz an bir saattir aynı filmi seyrettiğimizden emindim. Bahçe çimi fıskiyesini andıran bir zıplamayla yanımda belirdi. Kadın yerine koymaktan içemediği şarabını elinden aldı sağımdaki bar sandalyesine kazık çakmış adamın. Elinden tutup piste doğru yöneldi zevkten dört köşe olmuş müstakbel partneriyle. Yolları yarılanmışken gök gürültüsü hiçbir uyarıda bulunmadan sağanak yağmuru başlattı. O gece ilk defa ne olacağını öngöremeyerek çekirge gibi oradan oraya sıçrayanların aksine kırmızılı kızın hiç istifini bozmadan şaşkın partnerinin karşısında dansa başlamasına şahit oldum. Ne ıslanmak önemliydi, ne de fırtınanın etkisiyle uçup giden ayakkabıları. Korkak şarapçıya on kaplan gücü verecek kadar içe işleyen bir tavırdı bu. Koca mekânın ortasında bir çift karınca kadar kalmış bu Herküller kalabalığın tamamını hipnotize etmişti. Yağmurun şiddetine tezat bir biblolaşma içindeydiler. O an biraz bile kuru kalmak ruhun özgürlüğüne yapılacak bir hakaretten farksızdı. Damlaların o nefes daraltan havayı sinsice silişini izledim, bu bar sandalyesinde sonsuza kadar oturabilirdim …
25
Deniz Baran