kopya fanzin kopya fanzin - 1 | Page 24

Damlalar
24

Kalabalık bir Latin gecesi olacağı önceki gün yapılan ‘’ canlı müzik ’’ duyurusunda belliydi . Müziğin ritmiyle ruhunu tüm uzuvlarını kullanarak dışarı yansıtmanın hoparlörle veya tükürüklü bir mikrofonla ilgisi yoktu benim için . Nereden gelirse gelsin , içine işlemesindeydi bütün sihir . Ne var ki öyle ya da böyle sanki King Kong binayı yerinden sökmüş elinde sallıyormuşçasına yeri yerinden oynatan bu ayaklar bir dans gecesi için olmazsa olmazdı . Böyle gecelerde en çok göze çarpanlar listesinde ne kadar süredir dans ettiğini çaktırmamaya çalışanlar ve bunu cümle aleme sergileme derdinde olanlar başı çekiyordu . Pistin tam ortasında dans ettiği kadının topuğu kırılıp yere düşse dahi figürlerinin istifini bozmayacak , kemikleri olmasa dikkat çekmek için başını bacaklarının arasından geçirmeyi dahi deneyecek Latin prensi ne kadar çıplaksa , barın kenarına gizlenmiş , muhtemelen bir önceki dans dersinden sonra boncuk boncuk terleyip kızarana kadar çalıştığı figürlerini tekrar eden korkak dansçı da o kadar çıplaktı . İçki içmeden dansa kaldırma cesareti toplayamayan erkekler , dansa kaldırılınca Oscar konuşması yapmaya çağırılmışçasına kaçacak delik arayan kadınlar , kaldırılmayınca gelen 35 yaş sonrası evde kalmışlık hissiyle eşdeğer çaresizlik , ritmi hızlı gelen erkek dansçıya ayak uyduramamaktan doğan mahcubiyet , yavaş ritimliler karşısında harcanıyor olma düşüncesinin yarattığı hayal kırıklığı … Bu tavırlar bir dans tutkusunun ürünleri değildi , toplum baskısının müzik ve birkaç temel adım eşliğinde sergilenen bir tiyatrosuydu . Ruhu rahatlatmaya ve gevşetmeye yönelik bir aktivitenin böyle hiyerarşikleşmesini ve illüzyonik kurallarla dolup taşmasını izlemek trajikomik bir durumdu . İçkimin hazırlanmasını beklerken sol yanımdaki bar sandalyesinde bir kaktüsün üstüne monte edilmiş gibi oturan genç kızın şarkı bittiği an yerinden sıçrayıp bir podyum mankeni edasıyla salınarak sergilediği pasif dansa kaldırılma çabasını izledim . Sağımda onu dansa kaldırabilmek için on dakikadır önündeki şarap kadehiyle konuşarak prova yapan anksiyeteli bir dansçı olduğundan bihaberdi . Cin toniğimi alıp bara arkamı döndüğümde ise kollarını sıkı sıkı kavuşturmuş uluslararası bir salsa yarışması jürisi konsantrasyonuyla dans edenleri izleyen adam çekti dikkatimi . Erkeğin komutlarını her figürde düzgün alamayan , dengesi bozulan , partnerinin karşısında solo dans etmelerini gerektiren şarkının ‘’ shine ’’ bölümünü akıcı devam ettiremeyen tüm kadınların üstüne gözleriyle kocaman kırmızı çarpılar koyuyordu adeta .