Keci Edebiyat 2014 Jun. 2014 | Page 21

Edebiyat, eğitimsel bağlamda insanlar arasında etkileşimi de sağlıyor. Öyle olmakla birlikte, edebiyatın temel işlevi, kişinin algılama yeteneğini geliştirerek, onda belli bir beğeni düzeyi yaratmaktır. Hemingway’in, Donne’dan etkilenerek Çanlar Kimin İçin Çalıyor adını verdiği romanının ana konusu İspanya İç Savaşı’dır. Ne var ki, o roman, okunup bitirildikten sonra, belleğe savaş bilgileri yerleştirmez; ama yaşadıkça Pilar Ana’nın çektiği çileleri, aynanın karşısında saçları dipten kesilen genç Maria’nın çektiği acıları yüreğinizde duyarsınız. Tolstoy’un Savaş ve Barış   Victor ’ı, Hugo’nun Sefiller  ’i de vicdanı sarsan izleriyle yerleşecektir, algılamalarınızın iç evreninde... Görüldüğü gibi Donne’ın, şiirindeki çan kavramı, okuyanda bir bilinçlenme algısı yaratıyor. Şiir bu yönüyle, insanlığın yaşadığı bütünleştirici öğelere çağrı algılaması uyandırıyor. İnsandaki bütünlük duygusu, bu aşamada kimsenin bir ada olmadığı, kıtanın bir parçası olduğu yaklaşımıyla somutlaşıyor. Şair bunu, kişinin, “gövdenin bir bölümü” olduğuna değinerek belirgin kılıyor. “Bir toprak parçası deniz tarafından alıp götürülse, Avrupa azalır,” dizesiyle, dar çevreyi alabildiğine genişleterek konuyu evrenselleştiriyor. Bu genişleme sonunda, “Bir insanın ölümü de beni azaltır, / Çünkü ben insanlığın kendisinde içeriğim,” dizeleriyle, insanı kendi benliğiyle baş başa bırakıyor. Birey bu aşamada, artık çanların kimin için çaldığını sormayacaktır. Çünkü çan onun içinde, benliğinin bir parçasıdır. Bütünün parçası olmak, kişiye çanın sesini duyma sorumluluğunu da anımsatmış oluyor. Edebiyatın, okunanı iyi kavramada, güzelliklerin ayrımına varmada da etkili olduğunu yinelemeye gerek yok. Elbette iyi bir edebiyat eğitimi, kişiye okuma alışkanlığı kazandıracaktır. Toplumun giderek duyarlık körleşmesine uğradığı, algılama duyarsızlığı yaşadığı bir dönemde, Günışığı Kitaplığı’nın gelenekselleştirdiği seminerlerini “eğitimde edebiyat”a ayırmasının artalanında, önemli bir boşluğu duyumsatma düşüncesi yattığı kanısındayım. Bunda, ortalığı roman adı altında sıradan anlatıların, özellikle çocuk edebiyatında içerikçe olduğu kadar dilsel yönden de yazınsal düzeyi düşük kitapların doldurmasının etkisi de sezilmiyor değil. Ayrıca, Günışığı Kitaplığı seminerleri, eğitim kurumlarının savsakladığı bir alanı açma anlamı da taşıyor. Daha çok da, etkinlikler konusunda yetkililerin tutumlarına karşı uygarca bir tepki olarak da algılanabilir. : rı EES Notla Behiç Ak up zevk Çocuk metni okuy isi almalı; soruları kend şka sormalı, oradan ba i ve sorular çıkarabilmel plarını da o soruların ceva kendisi vermeli. Feyza Hepçilingirler Edebiyat eğitim aracı değildir, ama edebiyat insanı birey olarak eğitir. Prof. Dr. Sedat Sever r Parmak sallayan bi ünen eğitim anlayışı, “düş çocuk” önündeki en büyük engeldir. yaz 2014 19