Keci Edebiyat 2014 Jun. 2014 | Page 20

Çan sesini duyma sorumluluğu Adnan Binyazar Edebiyatımızın usta kalemi Adnan Binyazar, eğitimde edebiyatın var oluşunu ve insanla edebiyatın buluştuğu noktayı sorguluyor. Binyazar, Eğitimde Edebiyat Seminerleri’nin eğitimci ve okur için önemine değiniyor. Duygu-düşünce etkileşiminin besleyicisi sanattır, edebiyattır. Eğitim, yazınsal anlamda, belli bir beğeni düzeyi yaratarak, insanı insanla kaynaştırmanın da aracı sayılabilir. Eğitim kurumlarının, yetkin kişilerin öncülüğünde bilimsel, sanatsal alanlarda araştırmaya dayalı bilgiler vererek seminerler düzenlemesi temel görevlerinden biridir. Sorunsal konuların seminerlerde tartışmaya açılması, gerçeğe varmada en etkili yöntemlerden biridir. Günışığı Kitaplığı’nın, eğitimsel birikimleri etkili kılmak amacıyla düzenlediği Eğitimde Edebiyat Seminerleri’nde, ana konu olarak “eğitimde edebiyat”ı tartışmaya açmasını; son yıllarda her uygulamayla eğitimin biraz daha örselendiği bir ortamda, özellikle zamanlama açısından anlamlı buluyorum. Başından beri katıldığım bu seminerlerden birinde “edebiyatın öğretici yanı” üzerinde durulurken; edebiyatla öğretme amacı güdülmediğini; buna karşın edebiyatın öğrettiğini, diğer alanların öğretemediğini savunduğumu anımsıyorum. Bu vesileyle, “eğitimde 18 edebiyat” gündeme gelmişken, bir ölçüde de olsa bu görüşümü açmak istiyorum. Ernest Hemingway’in Çanlar Kimin İçin Çalıyor adlı romanını okumak için elinize aldığınızda, John Donne’ın Çanlar Kimin İçin Çalıyor başlıklı şiiriyle karşılaşırsınız: Hiç kimse bir ada değildir, ne de bütünüyle kendisi. Her insan kıtanın bir parçasıdır. Gövdenin bir bölümü; bir toprak parçası deniz tarafından alıp götürülse, Avrupa azalır. Tıpkı haritadaki burun gibi, tıpkı senin veya bir arkadaşının sahip olduğu mülk gibi, bir insanın ölümü de beni azaltır. Çünkü ben insanlığın kendisinde içeriğim. Öyleyse asla haber gönderip sordurma çanlar kimin için çalıyor diye, Çanlar senin için çalıyor.