KDZ.EREĞLİ RAM KAREGRAM DERGİ YENİ | Page 9

6

Öfke konusu son zamanlarda oldukça sık karşılaşılan ve dikkat çeken bir konu olmuştur. Peki, bu kadar sık karşılaştığımız bu öfke kavramı nedir? Gelin birlikte tekrar bakalım. İlk olarak öfke de bir duygudur, mutluluk gibi üzüntü gibi korku gibi herkesin yaşadığı, yaşayabileceği bir duygudur. Bu duygu da önemli olan kontrol edebilmek, kontrol edebilmeyi öğrenmektir. Öfke ve öfke denetimi ile ilgili görüşlere bakıldığında da sorunun öfkenin ifade ediliş biçiminde olduğu anlaşılmaktadır.

Çocuklara, öfkeleneceğini nasıl anlıyorsunuz diye sorduğumuzda, alacağımız yanıtlar yetişkinlerden alacağımız cevaplardan çok da farklılık göstermeyecektir. Çünkü öfke yaş fark etmeksizin yaşanan bir duygudur. Belirtileri de yetişkin ya da çocuk olarak ayrılmamaktadır. Yüzde kızarma, kalp atışında artış, gerginlik gibi cevaplar alırız.

Peki, öfke belirtilerini anlayan çocuklar öfkelerini neden doğru şekilde ifade edemiyor? Belki de çevrelerinde öfkesini doğru bir şekilde ifade eden kişi sayısı azdır ya da hiç yoktur. Ve ya bağırmanın, vurmanın kendini haklı gösterebileceği gibi akıl dışı inançlara sahiptir, iletişim yoluyla sorunun halledilebileceğine inanmama ve empati kuramama söz konusu olabileceği gibi içinde bulundukları kültürün etkisi de bunun sebebi olabilir. Gerekçelerinin haklı olmadığını göstermek, öğretmek ise biz yetişkinlere düşmektedir.

Çocuklarımıza öfkelerini kontrol edebilmelerini öğretirken öncelikle öfke durumunda kendimizi ifade ederken ben dili kullanmak gerektiğini, böylelikle yanlış anlaşılmaları da minimuma indirmiş olup yeni bir öfke konusu yaratmamış olacağımızı vurgulamalıyız. Derin nefes alıp en azından ona kadar sayabileceğimizi, öfkelendiğimiz şeye odaklanmak yerine, kendimizi güzel bir yerde hayal edebileceğimizi, ilgimizi başka yöne kaydırabileceğimizi anlatıp uygulamalı olarak göstermeliyiz. Empati kurmanın sadece öfke anında değil hayatımızın her alanında gerekli olduğunu rol model olarak öğretmeliyiz. Yine rol model olarak olumsuz şeylere odaklanmak yerine teşekkür etme, izin isteme, özür dileme gibi olumlu yönleri pekiştirmeyi öğretmeliyiz. Öfkelendiğimiz durumların farkına varıp kendimizi gözlemlediğimizde soruna gerçekçi çözümler bulmalıyız. Ortamı değiştirmenin her zaman işe yarayan çözümler arasında olduğunu unutmamalıyız.

Gelin öfke ile yanardağı birbirine benzetelim. Yanardağın patlama aşamaları vardır öyle değil mi. Öfke de aynı yanardağ gibi aşamalardan geçerek sonuca ulaşır. Ufak ufak küller bulur, bir esintiyle küller aleve döner ve alevler yayılır yayılır, en sonunda patlar. Öfkemizi patlayacak duruma gelmeden önce söndürmek kendimize ve sevdiklerimize yapacağımız en büyük iyiliklerdendir. Şimdi derin bir nefes alalım en çok da kendimiz için bir güzellik yapalım ve öfkemizi kontrol etme kararlılığını gösterelim.

Emine ÖZCAN

Kdz.Ereğli RAM

Rehberlik Öğretmeni

09

İki şiddetli yangın karşılaşıp birleşince, onları kızdıran şeyi de yakıp tüketirler.

Voltaire