sığınmış gibi duruyordu . Anaç , anneleri yokken yine görev benimsediği işleri yapmaya devam ediyordu . Biz de bu zamanlarda kaynaşmıştık , kardeşlerini yuvada bırakıp benim üstüme konardı etrafı kolaçan etmek için . Güvende olduğunu hissedince kardeşlerine bulabildiği ekmek kırıntıları ile küçük bi ziyafet çekerdi , sonra yeniden üstüme konup gözlemeye devam ederdi . Mahallenin çocukları yaklaştığı zaman yapraklarımı üstüne doğru kapatırdım fark edilmesin diye , onlar uzaklaşana kadar yuvaya dönemeyeceği için öyle beklerdik bi süre . “ Senin kardeşin gibi hissediyorum kendimi , benim Asi ve Şımarık ’ ı koruduğum gibi koruyorsun beni , kendimi yalnız hissetmiyorum sayende .” demişti bir keresinde . O günden sonra daha çok zaman geçirmeye başladık , yuvadan ayrılma vakitleri geldiği zaman da ayrılmadı gövdeden ve beraber büyümeye devam ettik .
Bir gün Ahmet ve arkadaşları yan ağaçtaki bir yuvayı fark etti ve en korunmasız yavruyu kendilerine hedef seçtiler . Ahmet ilk kez sapanını kullanacak olmanın verdiği heyecanla tüm arkadaşlarını sessizce kendilerini izlemeleri konusunda uyardı ve bir savaş sahnesinde düşmanını pusuya düşürmüşçesine ağır hareketlerle nişan aldı . Bunların hepsini görüyor ama hiçbir şey yapamıyorduk , hareket edip diğer gövdeyi uyarsak kendi üstümüzde saklanan serçeleri açık edecektik ve bunu da kimse istemezdi . Serçeler de aynı şekilde diğer ağaçtaki yavruları uyarmak için ses çıkarsa Ahmet ’ in yeni hedefi olabilirlerdi . Çaresizce bekleyip izlemekten başka yapacak bir şey yoktu . Ahmet atış için uygun bulduğu taşı yerleştirdi , lastiği gerdi , tek gözünü kapatıp nefesini tuttu . Biz son bi umut yavru serçeye döndük yüzümüzü , bir mucize olsa da fark etse saklansa , ağaç fark edip sallansa hedefini bozsa diye düşünürken acı bi çığlık duyduk . Ahmet atışının daha sert ve sonucunun daha kesin olması için lastiği fazla gerince dal daha fazla dayanamayıp kırılmıştı ve olduğu gibi yüzüne çarpmıştı . Çığlığı duyan çocuklar koşarak yardımına gitti , kimileri alnındaki kanı görünce ağlamaya başlarken kimileri de liderlerinin bu başarısızlığına gizli gizli gülüyordu . Biz ise o dalın kendi hayatına mal olan kırıklığının serçenin hayatını kurtarmış olmasıyla mutlu olmuştuk . Mutluluğumuz kısa sürdü ama …
Ahmet ertesi gün alnında kocaman bir bandaj ile göründü , etrafında bir gün önceki hayal kırıklığı sebebiyle daha az çocuk vardı . Akşam evde neler olduğunu anlatıyordu onlara . Annesi bu halinden dayısını sorumlu tutmuştu ve bütün azarı o işitmişti . Dayısı ise önce benim yeğenim nasıl böyle acemice davranır diye Ahmet ’ e kızmış sonra ise sapan işini bana bırak demişti , yaş ve daha kalın bir dal bulmasını istemişti . Bugün neden buluşulduğu belli olmuştu . Çocuklar parkta dağılıp ağaçları tarıyorlardı gözleriyle , kalın ve yaş Y şeklinde dal bulmak görevini layıkıyla yerine getirip liderin yanında yer kapma yarışıydı bu bir nevi . Gövde bu yarışı fark edince huysuzlanmıştı , kendi belirlediği üç adayı çocukların görmemesi için dua ediyor , onları gizlemek için diğer dallarla çocukların görüş açılarını kapatıyordu . Anaç üstümde olan biteni anlamaya çalışıyordu bu arada , olayı kısaca anlatınca o da tedirgin olmuştu , benim için endişeleniyordu . Ben de çok gergindim , sapan olmak için ne kadar uygun olduğumu Gövde söylemişti zaten ama bunu Ahmet ’ in dayısının da anlatmış olması korkumu iki kat arttırmıştı . Çocukların beni görmemesini dilemekten başka bir şey gelmiyordu elimden . Ama korkulan olmuştu , grubun en küçüklerinden biri kısa bir boşluk anında fark etmişti beni . Hemen Ahmet ve diğerlerine seslendi ve onların onayına sundu fikrini . Grubun diğer elemanlarının yüzündeki ifadeden anlaşılıyordu ki onlar da benim bu iş için en uygun dal olduğumu anlamışlardı ve fark edemeyip o küçük çocuğa kaptırdıkları için kendilerine kızıyorlardı . Ahmet ise yorum yapma gereği bile duymadan Gövde ’ ye tırmanmaya başlamıştı . Anaç ağlamaya başladı onu görünce , diğer kuşlar korkudan çoktan uçup kaçmışlardı ama o gitmemişti . Ahmet yaklaşıyordu , gitmesi gerekiyordu ama beni bir daha göremeyecek olduğunu biliyordu . Kendimden
/ zine
kaybolandefterler
17