KAPALI KAPILAR ARDINDAN Atılım kongresi 4 | Page 2

2 Çıkış yolu olarak da, söz konusu kesimin içinden bazılarının açıkça bir “lider” arayışında oldukları görülmektedir. Peki, Türkiye Komünist Partisi’nin kolektif liderlik anlayışı ne olmuştur? Bu, parti müktesebatının vazgeçilmez bir unsuru değil midir? Partimizde kurul çalışması, her sağlıklı komünist partide olduğu gibi sade ve işlevsel ilkelerle tanımlıdır. Kurullar karar sürecinde özgürce tartışır. Karar oluştuğunda, tartışma özgürlüğünün yerini uygulama disiplini almalıdır. Yoksa kararların uygulanmasında keyfiyet diye tuhaf, tuhaf olduğu kadar liberal bir ölçütümüz olacak demektir. Kimi arkadaşlar MK bünyesinde yıllardır tartıştırılmadıklarını, sözlerini söyleyemediklerini anlatıyorlar. Bunun karşılığını da, kurul işleyişindeki böylesi bir duruma, o an orada itiraz etmek, gerekiyorsa sorunu partinin önüne taşımak yerine, uygulamadaki disiplini bozarak vermiş olmaktadırlar. Çünkü arkadaşlarımız, geçmişten örnekledikleri sayısız olayda herhangi bir sorumluluk üstlenmediklerine göre, uygulamaya da katılmamış olmalıdırlar! Kurul çalışmasına ilişkin ikinci iddia, her zaman, her platformda tartıştıklarıdır. Bunun doğru olmamasını, gerçeklerle uyuşmamasını geçiyoruz. Hal böyleyse, arkadaşlarımızın yine yapmaları gereken, partiyi bugün itibariyle taraflaşmaya götürecek ölçüde kritik önem atfettikleri bu sorunları, o zaman gündeme getirmeleri değil midir? Her durumda, bunları yapmadıklarına göre, kurul çalışmasından başka şeyler anlıyoruz. TKP Atılım Kongresi Bülteni Partinin gelenek ve kültürüyle mesafenin açıldığı bir diğer konu, arkadaşlarımızın örgütsel sorunları bir “merkez-örgüt yabancılaşması”ndan hareketle tanımlamaları ve resmetmeleridir. Bu açılan kapıdan merkez tarafından anlaşılmayan parti emekçileri, yazıp çizenler ve partinin yükünü taşıyanlar biçiminde karikatürler çıkmıştır. Bu kapıdan aydın düşmanlığının girmesi, yoldaşça saygı ve sahiplenmenin ise çıkıp gitmesi kaçınılmazdır. Oysa bize göre, örgütsel düzlemdeki sorun, partinin siyasi üretimi ile örgütsel yaşamı arasındaki eşitsizliktir. Burada en fazla merkez ve aslında herkes, siyasetin örgütlü siyaset olarak hayata geçirilememesi sorununun sorumluluğunu paylaşır. Bu bakış açısı, bizi sorunlarımızla yoldaşça bir ilişki içinde yüzleşmeye taşıyacaktır. Peki partimizin sorunlarına yaklaşımdaki bu yöntem farklılaşması, siyaset dışı bir konu mudur? Ya güven ilişkisi? Arkadaşlık güveni ile yoldaşlık güveni birbirinden farklıdır, bizim bildiğimiz. İkincisi siyasal bir öze sahiptir. Bugün eski MK’nın bazı üyeleri katıldıkları toplantılarda, yıllarca beraber çalıştıkları yoldaşları hakkında “ne işe yarıyordu ki” diyebiliyorlarsa, ahbap çavuşlar arasında zaman zaman olabileceği gibi bu sözlerin yanından geçip gidilebilir mi? Yoksa burada komünist parti kavrayışına ilişkin politik bir tartışma başlığı mı vardır? Parti birliği, dilek ve temenni değildir. Parti birliği, siyasi ortaklık, özdeş örgüt anlayışı ve yoldaşlar arası güven ilişkisidir. Atılım Kongresi’nin üstünde titizlendiği odak noktası da burasıdır. Partimizin birliği sağlanmalıdır! *** Partimizin iki kongre sürecinden geçmesine karar veren 11 kişi, sonrasında onların bu yaklaşımını imzalarıyla destekleyen 15 kişi, öncesinde ise bu öneriyi KHK’nın son toplantısına sunan ve sonradan “12. Kongre” adlandırmasıyla çağrı yayınlayan üç arkadaşımız... Toplamda 26 yoldaş... Partinin birliğinin, gelinen noktada ancak iki kanallı bir kongre süreciyle zorlanabileceğini saptamışlardı. Parti birliğini gerçekleştirmenin tek şansı bu ilginç, belki bir örneği olmayan yoldu. Bizim pozisyonumuz halen budur. Parti birliği hiçbir şey olmamış gibi yaparak değil, temsilcilerin tribünlere coşku salmasıyla değil, siyasi tartışmayla sağlanabilir ancak. Tek şansımız budur. Türkiye Komünist Partisi Atılım Kongresi, yayınlarıyla, taslak raporuyla bu sorumlu noktada durmaya devam edecektir. Herkesi bu yola davet ediyoruz. *** Bir kez daha, ikili kongre sürecinin işlemez hale getirilmesine hizmet edecek yaklaşımlar yerine, enerjimizi nasıl bir dünya, nasıl bir Türkiye, nasıl bir parti sorularının yanıtına harcamaya çağırıyoruz. Partinin birliği, bunların tamamıdır. Yoldaşça. AÇIKLAMA Değerli yoldaşlar, Eskişehir örgütü üyesi bazı yoldaşlarımız, partimizin iki kongreli sürecinde herhangi bir taraflaşmanın içinde yer almayacaklarını beyan eden bir açıklama yaptılar. Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki, bu açıklama Eskişehir örgütünü temsil etmemektedir. Metni kaleme alan arkadaşlarımız, bu metin hazırlanmadan önce yapılan toplantıda, ifade ettikleri pozisyonlarını örgütleme gibi bir kaygılarının olmadığını, sadece bu pozisyonu beyan etmek istediklerini belirtmişlerdir. Ancak görüyoruz ki, arkadaşlarımız beyan ettikleri pozisyonu örgütlemeye başlamışlardır. Samimi kaygılarla yapıldığını düşünüyor olmamıza karşın, bu girişim, partimizin kongre sürecini sekteye uğratmakta, yaşanan krizin daha da derinleşmesine neden olmaktadır. Ayrışmanın nedenlerine dair yapılan siyasal ve örgütsel konulardaki açıklamaları yok saymak anlamına gelmektedir. Bizler devrimciliğin bir gereğinin de irade koymak olduğu bilinciyle hareket ediyoruz, bunun için çalışıyoruz. Bunun sonuçlarını dün merkeze gönderdiğimiz kırk kişilik irade beyanı formlarıyla aldık ve bu sayının önümüzdeki günlerde çoğalacağının bilincindeyiz. Bu zamana kadar yoldaşlarımızı Atılım Kongresi etrafında kenetlenmeye çağırdık, bundan sonra da çağırmaya devam edeceğiz. Yoldaşça, TKP Atılım Kongresi, Eskişehir Kudret Merttürk, Baki Korkmaz, Gamze Öy Terzi, Şamil Erdoğan, Onur Terzi, Atilla Özgür, Hande Yılmaz, Türkan Aytuğ Şener, Merve Atyıldız, Zeynep Güler, Başak Nur Cerit, Samet Akgül, Ufuk Terzi, İlknur Bayar, Sercan Emre Doğan, Sena Şahan, Nudar Yurtsever, Altay Yıldız, İlknur Yılmaz, Musa Kasap, Ozansu Nihat Başbay, Mehmet Emir Yıldız, Dilara Harmandar, Ahmet Alp Köse, Özgür Önal, Ramazan Düken, Nadide Nurdan Yıldırım, Zeynep Uçar, Gizem Nergiz Koç, Dilara Dağlıgil, Emre Çoruh, Oğuzhan Demir, Ömer Faruk Keskin, Aylin Aktaş, Hilal Kaya, Kıvanç Karaytuğ, Mert Dinçsan, Osman Serkan Düz, Volkan Öner, Nihan Yiğit