KAPALI KAPILAR ARDINDAN Atılım kongresi 4

Atılım Kongresi Bülteni 30 HAZİRAN 2014 Birlik kavramı üstüne Partimizin birliğinin bir süre önce dağıldığı açık. Kongre’nin hedefinin bu dağılma haline son vermek ve partimizi olağan yaşamına geri döndürmek olduğu da... Birlik, pozitif bir kavramdır. Parti birliği, örgütlü siyasetin temel taşıdır. Peki bugün parti birliği nasıl sağlanır, ne anlama gelir? *** Çok açık olması gereken birinci nokta, sosyalizm mücadelesinin temel aracı olarak partinin birliğinin, siyasi birlik olduğudur. Örgütsel birlik, siyasi birliğin üstüne kurulur. Siyasi birliğin olmadığı bir yapıda örgütsel birlik, Leninist partilere aykırı bir durum anlamına gelir. Tıpkı, işçi sınıfının kapitalist toplumdaki konumlanışı gibi. Örgütsüz, yani kapitalizmin ekonomik ve sosyal mekanizmalarının çarkları arasına sıkışmış bir işçi sınıfı, sosyoloji için sınıftır. Ama siyaset pratiğinde, örgütsüz sınıf, sınırları belli bir kendiliğindenliğin ötesine geçemez. Parti de öyle. Sosyalist iktidar mücadelesinin, devrimin partisi, çelişik sesler çıkartarak kendi safını nasıl açsın? Hele Türkiye gibi son derece dinamik, değişken bir siyaset arenasında, akıl açıklığının, doğrultu ortaklığının, doğrultu da ne demek, taktik netliğin olmadığı bir durumda, ülke siyasetine nasıl müdahale edebilirsiniz, nasıl örgütlenebilirsiniz? Türkiye Komünist Partisi’nin solda birkaç adım öne çıkması, giderek sosyal demokrasi ve Kürt ulusalcılığının basınçlarının dışında bir mücadele kulvarını açarak büyütmesi, bu sayede mümkün olmuştur. Kriz döneminde ise partinin aklı karışmış durumda. Hiç yaşamadığımız bir sorunla karşı karşıyayız. Kimi arkadaşlara göre, parti, parti değildir, örgütten partiye geçme sancıları yaşamaktadır! Bu yaklaşım TKP’nin son 15 yıla yakın mücadelesini anlamsızlaştırır. saptırıcı etkisi bertaraf edilmeliydi. Çeşitli toplantılarda, çok yaygın biçimde partimizin Haziran Direnişi’ne müdahale edemediği veya müdahalesinin çok yetersiz olduğu dile getirilmiştir. Bu eksiklik, bazı MK üyelerinin “yersiz, tepeden inmeci girdileri”nin ötesinde bir anlatıma konu olmuş durumda. Bizim Haziran Direnişi’ni yanlış değerlendirdiğimiz, en azından içindeki zaafları abarttığımız, ülkenin gördüğü en görkemli ve yaygın halk hareketini okuyamadığımız dile getirilmektedir. Hal böyleyse, parti kongresi bu başlığı netleştirmelidir. Bir de, partimize haksızlık yapılmamalı, yoldaşlarımız taraftara dönüşmemeliydi. Bunun tehlikeli sonuçları asla göze alınamazdı. Açıkça yapılan yorumlara göre, TKP’nin devrimcileşmesi gerekmektedir. Bu dönüşümün önünde en az üç MK üyesinin baraj oluşturduğunun söylendiğini biliyoruz. Ama devrimcileşme “o gitsin, öteki yönetsin”i aşan bir içerikle tarif edilmek zorunda değil midir? Açık hale gelmeyen, getirilmeyen bu noktada, parti merkezinin Alevi yoksullarını, gençliği, emekçi kadınları, sendikal çalışmaları vesaire, “anlamadığı” saptaması araya girmektedir. Madem öyle, bunu söyleyenlerin bu ve başka konularda ne savunduklarını politik olarak ortaya koymaları gerekmez mi? Devrimcileşme bahsinde, bir de gelenek tartışmasının kapısı açılmıştır. Memleketin “farklı devrimcilik türlerinin” TKP tarafından kapsanması gerektiği yazılmış ve anlatılmış bulunuyor. Peki Marksist-Leninist, sosyalist devrimci, Ekim Devrimi’nin ve reel sosyalizm geleneğinin takipçisi, ülkede partili solun günümüzde yeniden üreticisi, işçi sınıfı merkezli ve kentli TKP’nin, bundan böyle ne olması gerektiği netleştirilmiş midir? Bugüne kadar 2014 Kongresi’nin tasarlandığı bütün merkezi toplantılarda, ister MK ister KHK olsun, üstünde anlaşma sağlanan kongre içeriği bu ve benzeri sorulara partinin açık yanıtlar oluşturmasını esas aldı. Kongremizin bu özü örtecek taraflaşmalarla zedelenme riski, tribünlerin 26 imzalı ikili kongre süreci açıklamasının mantığı bu olmuştur. Kavga çıkmamalıydı, çünkü TKP’nin birikimi üstündeki farklı iddia sahipleri her şeyden önce bu birikimin en az zararla süreçten çıkmasını önemsiyorlardı. Ve siyaset tartışılmalıydı. Kimse, hele kongre sürecinde, karnından konuşmamalıydı. İma edilen veya değinilen ayrımların ne olup ne olmadığı üzerindeki sis perdesi yırtılmalıydı. *** 26 imza sahibi arasından 12 kişinin sonradan fikir değiştirdiklerini zannediyoruz. Tek kongre savunmak, komünist parti üyeleri için haber değeri taşımaz. Tek kongre “kavramı”nı genel olarak savunduğunuzu ilan etmeniz gerekmez. “12. Kongre” adlandırmasıyla yapılan çağrıda, 26 kişiden 12’si bunu dillendirmişler ve kendi süreçlerini partinin kongresi olarak ilan etmişlerdir. Eksik kalan, 2-3 gün önce attıkları imzayı geri çektiklerini söylememeleridir. Arkadaşlarımız bunun yanlış anlaşıldığını, bu anlama çekilemeyeceğini ifade ettiler ve tartışma bir ortak sonuca henüz bağlanamadı. Bunu geçelim... *** Parti kavrayışı, bir partide sorunların nasıl tartışılabileceği gibi başlıklar ise dar anlamda örgütsel sayılamaz. Partimizde kişi merkezli tartışma yapılabilir mi? Maalesef yapıldığına ve partinin sağlıklı çalışmamasının kişilerin kabahati olarak anlatıldığına rastlanmaktadır.