Hangi amaçla? Tuhaf diyorum zira, hiçbir amacım olmadan da burada bulunmuş
olabilirim. Fakat nedense böyle düşünmek de bu sorunun içimdeki sinsi açlığını gidermiyor.
Evet, bir fotoğrafçıyım, bir nevi de gezgin, fakat bu da başarısız bir telkinden öteye
geçemiyor. Bir bağlantı bulmak adına hayatımdaki önemli noktaları gözden geçiriyorum.
Kırılma noktaları, dönüm noktaları, henüz bilmediğim vesaire noktaları… Belki yaşımdan
dolayı ama bu hiç de zor olmuyor (kaç tane var ki), gelgelelim hayatım başlı başına bu
önemli noktalardan bir silsile de olabilir. Pekâlâ, şu an için buradan ayrılsam iyi olacak…
Yol boyunca seyretmeye devam etti... Çevreyi çekilmiş bir film gibi izliyordu.
Bir şeyler eklemeksizin, müdahalesizce, nasıl görünüyorsa… Kendince,
şimdiye kadar kimsenin hayır demediği bir usul uydurmuştu; gördüğü
herhangi bir kişiye kamerasını uzatıyor ve onun için bir fotoğraf
çekmelerini istiyordu. Başlarda bunu bir araştırma için kullanmak
istemişti, oysa sonradan içinden çıkamayacağı bir hal alacağını tahmin
edememişti. Her elma Newton’a olan gibi bir dizi bilimsel düşünceyi
tetikletmiyordu ama o zamanlar aklına düşenin buna benzer bir şey
olduğunu sanıp heyecanlanmıştı… Geriye sadece ‘’bir gün’’ umuduyla bunu
sürdürmek kaldı. Nedense kendini iyi hissediyordu bunu yaparken,
üzerinde kalan bir takıntı olmadığı için de mutluydu. Belki bir takıntı
olsaydı ileri safhaları hastalık olabilirdi. Kimseye belli bir yargıyla
yaklaşmıyordu, yaş ayırt etmiyordu, suretlere takılmıyordu, yalnızca nasıl
bir kareyi yakalayacaklarına karşı bir kıpırtıyla bekliyordu…
Eve dönerken hava kararmıştı. Günden elinde kalanı ve ne yiyeceğini
düşünerek yürüyorken başını yukarı kaldırdı. Ay, dans ediyor olmalıydı…
Dans! Ay hareket ediyordu! Başını eğdi, ayaklarıyla betona değil de
yumuşak şekere basıyor gibiydi, elini yanında yürüdüğü duvardan
destek almak için kaldırdı. Dizleri yere çarptığında yumuşak şeker masalı
birden betona döndü ve canını yaktı. Yere düştüğünde emeklemeye
başlayacak gibi durdu, bunu kendisine göstermemesi için gözlerini
sıkıca yumarak uyarmaya çalışıyordu. Derin bir nefes alabilecek kadar
gücünü topladığında ‘’sadece başın döndü’’ dedi, ‘’şimdi kalk…’’
Tekrar ayağa kalktığında rüyada gördüklerini bir bir hatırlamaya başladı.
Sebepsizce buna engel olmaya çalıştı. Avazı çıktığı kadar bağırsa işe yarar
mıydı? Hatıraların ses geçirgenliği var mıydı? Olsa ne olacaktı? Yerleşik
olarak bulundukları yeri bulmak mümkün müydü? Mümkünse bu bölgeye
taarruz yapılabilir miydi? Gözleri doldu, kalbi sızlayarak göğsüne vurmaya
başladı; kollarına bir sancı oturdu, kayıp gittiği yerlere…
Basamakları çıkıp dairesini