Kalabalık Dergi Kalabalık Shi | Page 5

Hangi amaçla? Tuhaf diyorum zira, hiçbir amacım olmadan da burada bulunmuş olabilirim. Fakat nedense böyle düşünmek de bu sorunun içimdeki sinsi açlığını gidermiyor. Evet, bir fotoğrafçıyım, bir nevi de gezgin, fakat bu da başarısız bir telkinden öteye geçemiyor. Bir bağlantı bulmak adına hayatımdaki önemli noktaları gözden geçiriyorum. Kırılma noktaları, dönüm noktaları, henüz bilmediğim vesaire noktaları… Belki yaşımdan dolayı ama bu hiç de zor olmuyor (kaç tane var ki), gelgelelim hayatım başlı başına bu önemli noktalardan bir silsile de olabilir. Pekâlâ, şu an için buradan ayrılsam iyi olacak… Yol boyunca seyretmeye devam etti... Çevreyi çekilmiş bir film gibi izliyordu. Bir şeyler eklemeksizin, müdahalesizce, nasıl görünüyorsa… Kendince, şimdiye kadar kimsenin hayır demediği bir usul uydurmuştu; gördüğü herhangi bir kişiye kamerasını uzatıyor ve onun için bir fotoğraf çekmelerini istiyordu. Başlarda bunu bir araştırma için kullanmak istemişti, oysa sonradan içinden çıkamayacağı bir hal alacağını tahmin edememişti. Her elma Newton’a olan gibi bir dizi bilimsel düşünceyi tetikletmiyordu ama o zamanlar aklına düşenin buna benzer bir şey olduğunu sanıp heyecanlanmıştı… Geriye sadece ‘’bir gün’’ umuduyla bunu sürdürmek kaldı. Nedense kendini iyi hissediyordu bunu yaparken, üzerinde kalan bir takıntı olmadığı için de mutluydu. Belki bir takıntı olsaydı ileri safhaları hastalık olabilirdi. Kimseye belli bir yargıyla yaklaşmıyordu, yaş ayırt etmiyordu, suretlere takılmıyordu, yalnızca nasıl bir kareyi yakalayacaklarına karşı bir kıpırtıyla bekliyordu… Eve dönerken hava kararmıştı. Günden elinde kalanı ve ne yiyeceğini düşünerek yürüyorken başını yukarı kaldırdı. Ay, dans ediyor olmalıydı… Dans! Ay hareket ediyordu! Başını eğdi, ayaklarıyla betona değil de yumuşak şekere basıyor gibiydi, elini yanında yürüdüğü duvardan destek almak için kaldırdı. Dizleri yere çarptığında yumuşak şeker masalı birden betona döndü ve canını yaktı. Yere düştüğünde emeklemeye başlayacak gibi durdu, bunu kendisine göstermemesi için gözlerini sıkıca yumarak uyarmaya çalışıyordu. Derin bir nefes alabilecek kadar gücünü topladığında ‘’sadece başın döndü’’ dedi, ‘’şimdi kalk…’’ Tekrar ayağa kalktığında rüyada gördüklerini bir bir hatırlamaya başladı. Sebepsizce buna engel olmaya çalıştı. Avazı çıktığı kadar bağırsa işe yarar mıydı? Hatıraların ses geçirgenliği var mıydı? Olsa ne olacaktı? Yerleşik olarak bulundukları yeri bulmak mümkün müydü? Mümkünse bu bölgeye taarruz yapılabilir miydi? Gözleri doldu, kalbi sızlayarak göğsüne vurmaya başladı; kollarına bir sancı oturdu, kayıp gittiği yerlere… Basamakları çıkıp dairesini