‘’Seyir, gerçeği görmek adına yetersiz de olsa,
kokusunu taşıyabilir hakikatin…’’
‘Ondan ayrılırken elini kalbine koydu, ağrısını teselli eder gibi sıvazladı göğsünü. Oysa
bu hareketine sebep olabilecek bir şeyler yaşamadığımızı ikimizde biliyorduk. Nedense, o
hareketi yaptığı anda ondan soğudum, ellerine yabancılaştım...’
İşe geç kaldım, sevgilerimle…
Masasında duran fotoğraf makinesini aceleyle çantasına koydu, ön gözüne
de defterini sıkıştırdı. Metropolde işe geç kalmak henüz ismi konmamış bir
aktivite olabilir miydi? Aynanın yanından geçerken hızlıca kendine baktı,
çantasını omzuna doladı, ceplerini yokladı, ayakkabısını giydi, masasındaki
notlarını almayı unuttuğunu fark edip yarım ayak tekrar içeri daldı, kapı
eşiğinde anahtarını çıkarttı ve kapıyı kilitledi.
Uzun olmayan uzun yolu aştı. Trafik, fizik kurallarını bilse ne olacaktı? Ya
Coğrafya? Otobüsteki mırlamalarla seyrettiği görüntüleri otomatik kapının
tıslamasıyla geride bıraktı. Daha sonra sokağın başından sonuna, bol
selamlı yürüyüşü başladı. İş yeri sokaklarının herkese görünmeyen yüzleri
mi olurdu? Kimilerine göre sofistike ofisine uğrayıp etrafa göz gezdirdikten
sonra duvardaki tarih cetvelinden, günün yapılması gereken fotoğraf
çekimlerine baktı.
Keyifli ses tonları ve gülüşmelerle birbirlerinin açılmamış uykularını hedef
aldıkları ofisteki bu konuşmalardan payını, rastgele denk düşen bir soruyla
aldığında, sadece bakakaldı. ‘’Baksana, Ecebey yazar olabilir mi sence?’’
Bugün epeyce işi olduğunu anlatamadan devam etmişlerdi oysa. ‘’Hadi
ama! Bu adamın tarih bilgisi yok. Tarihe gömülmüş birinin tozlu sayfalarını
araştıramayacak kadar da tembel! Üzerine konuşmalar yapabilecek birini
tanımadığından uydurduğu bir karakterin etrafında dönüp durmalar yapar
en fazla, bu kadarlık öykü olur işte! Dolayısıyla bu işe girmemesi lazım.’’
Dışarı çıkarken bu konuşma yüzünden uykuların değilse de dozun
kaçacağını anlamıştı ve maalesef haklı çıktı. ‘’Ne! Nen var kuzum!
Sürekli neyi yapmamam gerektiğini söylüyorsun ya da benzeri şeyleri
ima ediyorsun. Aslında ne var biliyor musun? Senin olduğun yerde söz
sahibi olmak istemem çünkü bu söze hakaret olur! Bugünden itibaren iş
alışverişi dışında bir şey olmasın aramızda, tamam, bu kadardı… Şimdi
de hava durumuna geçiyoruz; bugün hava kasvetli, basık, kara bulutlu ve
yağmursuz çünkü bulutlardan biri çarpışmayı kabul etmedi ve çekip gitti,
ben çıkıyorum!’’
23