Kalabalık Dergi Kalabalık Dergi 5. Sayı | Page 14

Ekim 2013  Kirve Doğan’ın Kitabı [email protected] küfürüne hiç tahammül edemezmiş. Cık cık üstüne cık cık. Ne yapsındı, canı yanıyordu. Kirve Doğan’ı parçalayamadı, bari ağız tadıyla hem hazinesine kitabına hem de bu dolandırıcının ağzına ediversindi canım. Bacımmış, vallahiymiş, benim de o kadar param gittiymiş. Mafyaya verilen para geri alınabilir miymiş, canın gidermiş, bilememiş. Allah belanı versin. Kadın çaresizdi, omuzlarını düşürüp gitti. Daha eve gidecek, içi tık tık bomboş bir başın etini yiyecekti. Allah senin de belanı versin koca. Kız bela anma kız. Peki ne yapayım? Kapağı bilmem ne hayvanın derisindenmiş. Hayvanı dedi de Doğan; ben unuttum. Paranın yarısını bu kapak yermiş. Çok kıymetliymiş çok. İçinde hazineye giden yollar vardı karışık kuruşuk. Hiçbirini anlayamadım. Ama Doğan hepsini biliyor. Kulağıma usulca; al bu kitabı bir hafta sizin evde sakla, dedi. Korktum, almadım. Kitabı duymayan kalmadı. Biri bir şikâ Y]]