Kalabalık Dergi Kalabalık Dergi 5. Sayı | Page 15

Kirve Doğan’ın Kitabı [email protected] dört arkadaşa. Bunlar da çubuğu dörde bölüp öyle dönmüşler memlekete. Akla bak akla. Tamamı birinde kalsa hazineyi o alır diye yani. O kadarını akıl etmişler de birbirlerinin adresini almayı düşünememiş peynir akıllılar. İnşaat bitip de herkes memleketine dönünce kalakalmışlar çubuklarıyla. O şişko Arap’a verdikleri onca paraya mı yansınlar, çoluğa çocuğa eğlence olduklarına mı? Diğerlerini ne bilsin de kendisi bir ay evden çıkmamıştı. Vallahi babası oğlundan daha gururluymuş. Baksana Kirve Doğan’a, iki eli iki cepte fır fır dolanıyor. Soyguncu köpek. Kadın gözünden yaş gelesiye güldü. Çarşafın ucunu ağzına tıkadı da öyle durdu. Seniye karısı niyeyse çok bozuldu. Olan, sandalyenin altında kıvrım kıvrım kıvranmış kedinin keyfine oldu. Hayvanı boynundan tuttuğu gibi bir hışım içeri girdi. Fingirdek… Hazine kitabı unutuldu. Bu çok çabuk oldu. Böyle olunca da Kirve Doğan’a gün doğdu. Hem de ne gün… Öyle ki itibar sahibi oldu kendileri. Hemşerilileri onu Hemşerililer Derneği’ne başkan seçti. İyi oldu vallahi. Elleri titreyerek ödedikleri aidatı, artık gözü kapalı öderler. Bu bir güven meselesi. Güven sonsuz, insanlar donsuz. Akşam akşam, tövbe tövbe…. Miyase Aytaç YILMAZ