3.KONSEPTLERİMİZ
3.1.TADARAK TATLAN
Yavaş Yemek (Slow Food) Nedir?
Slow Food ya da Yavaş Gıda Hareketinin başlangıcı, 1986 yılında Roma’da açılan
McDonald’s şubesini protesto etmek amacıyla eylem çağrısında bulunan Carlo Petrini’ye
dayanıyor.
1989 yılında, Paris’te 15 ülke delegesinin imzasıyla uluslararası bir harekete dönüşen Slow
Food’un destekçileri, hızlı yeme kültürünün, hızlı hayatın bir dayatması olduğunu savunuyor.
Hızlı hayatın ve hızlı tüketim kültürünün karşısında duran destekçiler; kültürel mirasın, yerel
olanın ve biyoçeşitliliğin korunmasını amaçlanıyor.
Slow Food Hareketi Nasıl Gelişmiştir?
Petrini ve arkadaşlarının yer aldığı Arcigola Organizasyonu tarafından başlatılan
Hareketin sembolü salyangoz. İnsanın yaşam yolculuğunun salyangoz ile sembolize edilme
sebebiyse, geçtiği her yerde iz bırakarak ve sürekli yiyerek ağır ağır ilerleyen bir salyangozun,
tüm yavaşlığına rağmen tahmin edilenin çok üzerinde bir mesafe kat etmesi.
Slow Food’un destekçileri; doğanın doğal ritminden kopuk, hızlı yaşam biçimlerinden ve
doğallığın yitirilmesinden ancak, yemek yemek dahil tüm aktiviteleri olması gerektiği hızda
yaparak korunabileceğimizi savunuyor. Böylece Slow Food ile yavaş yemek yemek, giderek
hızlanan modern yaşama bir başkaldırıya, direnme yöntemine dönüşüyor.
‘Temiz, uygun ve sağlıklı gıda’ ilkesine bağlı olan Slow Food; yerel gıdalara, yerel üreticiye,
yeme-içme geleneklerine, yerel üretim yöntemlerine ve unutulmaya başlanmış yerel
yiyeceklere önem veriyor. Slow Food’un hedefleri arasında yerel yemek kültürlerinin
keşfedilmesi ve geliştirilmesi, yerel mutfak mirasının korunmasının yanı sıra çevreyi korumak
ve sürdürülebilirliği sağlamak da yer alıyor.
Petrini’ye göre;
-
-
-
-
Yediklerimiz doğaya, insan sağlığına ve hayvan refahına zarar vermeden üretilmelidir,
Üreticiler emeklerinin karşılığını adil olarak almalıdır.
Yediklerimizin tadı iyi olmalıdır.
Yiyeceklerin kimler tarafından, nasıl üretildiği bilinmeli ve bu konuda farkındalık
oluşturulmalıdır.
Slow Food Hareketinin Amaçı Nedir?
-
-
-
-
-
Doğayı, yerel biyoçeşitliliği ve kültürel mirası korumak ve bu amaçla tohum bankası
oluşturmak,
Yaşamın doğal ritmine uyum sağlamak,
Yerel ve geleneksel besin maddelerini korumak ve teşvik etmek,
Organik çiftçiliği teşvik etmek ve ürünleri genetik mühendisliği müdahalelerinden
korumak,
Hayvan soylarını; tahıl, meyve ve sebze tohumlarını yok olmaya karşı korumak,