INmagazine Özel Sayısı TEİD 10. Yıl Özel Sayısı | Page 81

yapacağı sandığı eylemin neye benzediği hakkında fikir veriliyordu . Denekler , öğrencinin verdiği her yanlış yanıta karşılık onun gerçek şoklara maruz kaldığını sanıyorlardı . Gerçekte ise şok uygulanmıyordu ve sadece bir ses kayıt cihazını çalıştırılıyordu . Söz konusu cihazda ise her şok seviyesine karşılık önceden kaydedilmiş bir çığlık sesi bulunuyordu . Voltajın birkaç defa artırılmasından sonra öğrenci rolündeki aktör , kendisini yan odadaki denekten ayıran duvarı yumruklamaya başlıyordu . Birkaç defa yumrukladıktan ve kalp rahatsızlığı olduğunu söyledikten sonra ise artık sorulara cevap vermemeye ve şikâyette bulunmamaya başlıyordu . Bu nokta kritik bir eşiği gösteriyordu . Çünkü pek çok denek , öğrencinin ne halde olduğunu öğrenmek için deneyi durdurmak istediklerini ifade ediyordu . Kimi denekler 135 voltta durup deneyin amacını sorgulamaya başlıyordu . Fakat kendilerine “ sonuçlardan sorumlu tutulmayacaklarına ” dair güvence verildikten sonra elektrik vermeye ediyorlardı . Denek herhangi bir noktada deneyi durdurmayı talep ederse otoriteyi temsil eden deney gözlemcisi kendisine aşağıdaki sırayı takip eden sözlü uyarılarda bulunuluyordu :
l Lütfen devam edin .
l Deney için devam etmeniz gerekiyor .
l Devam etmeniz kesinlikle çok önemli .
l Başka seçeneğiniz yok , devam etmek “ zorundasınız ”. Denek bu dört uyarıdan sonra yine de durmak istediğini ifade ederse deney durduruluyordu . Tersi durumda ise deney ancak denek en yüksek şok olan 450 voltu ( yanında ölüm tehlikesi yazmaktadır ) üç kere art arda uyguladıktan sonra durduruluyordu .
TOPLUMUN ORTALAMA % 65 ’ İ İTAAT EDIYOR Peki sonuçlar ne oldu ? Milgram , deney gerçekleştirilmeden önce Yale Üniversitesi ’ nin 14 psikoloji yüksek lisans öğrencisiyle sonuçların ne olacağına yönelik bir anket yapmıştı . Katılımcıların tümü , sadece birkaç sadist eğilimli deneğin (% 1,2 ) en yüksek voltajı ( 450 volt ) uygulayacağını düşünüyordu . Oysa sonuçlar şok edici ve korku-
tucu idi . Milgram ’ ın ilk deney dizisinde deneklerin % 65 ’ inin deneydeki en yüksek gerilim olan 450 voltu , her ne kadar epey huzursuzluk hissetmiş olsalar da , uyguladıklarını gördü . Dr . Thomas Blass , deney tekrarlarından elde edilen sonuçlar üzerinde bir meta-analiz yürüttü . Bulgularına göre ölümcül gerilimler uygulayabilen katılımcıların oranı , yer ve zamandan bağımsız olarak dikkat çekici bir biçimde sabitti : % 61 ile % 66 arasında seyrediyordu . Milgram ulaştığı sonuçları açıklayan iki ana kuram geliştirdi .
l Karar verme konusunda , özellikle bir kriz ortamında karar verme konusunda hiçbir deneyimi veya yeteneği olmayan bir denek , kararı , gruba ve gruptaki hiyerarşiye bırakır . Grup bir davranışsal model oluşturur .
l İtaatin özü , bir insanın kendisini başka bir insanın isteklerini gerçekleştiren bir araç olarak görmesi , böylece kendi davranışlarından kendisini sorumlu hissetmemesidir . Kişinin bakış açısındaki bu kritik kayma gerçekleştiği zaman , itaatin tüm öznitelikleri bunu izler . Bu da hemen hemen herkesin bazı durumlarda itaat etmek adına hayatın normal akışında kınanacak ve utanç duyulacak eylemlere katılmasına sebep olur . Milgram , Otoriteye İtaat : Deneysel bir Bakış isimli kitabında deneyin kendi yürüttüğü 19 çeşitlemesinden genel olarak kurbanın ortamdaki varlığı arttığında
Adolf Eichmann
ve otoritenin ortamdaki varlığı azaldığında itaatin azaldığını tespit etti . Deneyin bir başka çeşitlemesinde ise denekler kadınlardan seçildi ( Milgram ’ ın diğer tüm deneylerinde denekler erkekti ). İtaatte kayda değer bir farklılık gözlenmedi , ancak daha yüksek stres seviyeleri tespit edildi . Başka bir çeşitlemede de , deneğe ek görevler verildi ( soruları mikrofona okumak veya öğrencinin cevaplarını kaydetmek gibi ). Bu deneyde de deneğe eşlik eden ve gözlemcinin tüm emirlerine itaat eden bir yalancı öğretmen bulunuyordu . Bu çeşitlemede 40 denekten sadece üçü yani % 7,5 ’ u gözlemcinin emirlerine karşı gelebildi . Milgram , tüm deney ve araştırmalarının sonucunda şöyle diyordu : “ Yetişkin insanların , bir erk makamının komutası doğrultusunda her şeyi göze almakta gösterdikleri aşırı isteklilik , çalışmamızın acilen açıklama gerektiren en önemli bulgusudur . Yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen , temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görüldü ”.
“ YAP O İĞNEYI !” Otoriteye sorgusuz sualsiz itaat konusunda yapılmış çalışma ve deneyler Milgram ’ la da sınırlı kalmadı tabii ki . Bu konudaki bir başka önemli çalışma ise hemşireler üzerinde yapılan bir araştırmadır . Hastanede çalışan hemşirelere bir gün tanımadıkları bir doktordan telefon alacaklarını ve bir hastaya ilaç vermeleri konusunda kendilerine talimat verileceği söylenir . Fakat ilacın 20 miligram olacağı , oysaki sözkonusu hasta için 5 miligramın normal olduğunu 10 miligramın ise maksimum olabileceğini fark ettiklerinde ne yapacakları sorulur hemşirelere . Charles Hofling ve meslektaşlarının hazırladığı araştırma kapsamında bu soruya hemşirelerin % 83 ’ ü doktorun talebini kesinlikle ret edecekleri cevabını verirler . Fakat gerçek eylem tarzları söylemlerinden çok daha farklıdır . Gerçekten hemşirelere telefon edildiği zaman tehlikeyi görmelerine rağmen sadece % 5 ’ i ilacı vermeyi reddeder . Neyse ki ilaç hiçbir etkisi olmayan bir placebodur .
79