INmagazine Özel Sayısı TEİD 10. Yıl Özel Sayısı | Page 80

DOSYA / Sosyal Psikoloji
78

Güvendiğiniz bir otorite , tüm sorumluluğu üstlenirse , sizden yapmasını istediği her şeyi sorgusuz sualsiz yerine getirir misiniz ? Başka birinin acı çekmesine ya da ölümüne neden olacak olsanız bile … Peki çok sayıda insan bir aradayken , sokak ortasında bir kadının dövülmesine hemen müdahale mi edersiniz , yoksa diğer insanların devreye girmesini mi beklersiniz ? Ya herkes öyle düşünür de , o insan hayatını kaybedene kadar kimse harekete geçmezse ? Böyle sorunca , durum bir kurgu olunca , kolayca olumlu yanıtlar verebiliyor olabilirsiniz ama yapılan birçok sosyal psikoloji araştırma ve deneyi , tam tersini gösteriyor . Ruhumuzun derinliklerinde , otoriteye kul köle olmaya , ya da en azından sorumluluğu başkalarına atmaya hazır , bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyen bir otoriteryen kişilik saklı olabilir . Ve belki insanlığın bugünkü durumunun arkaplanında da bu psişik yapı ve defo yatıyordur . Tüm yolsuzluk olaylarına baktığımızda da , bu psikolojik yapının izlerini görmemek imkansız . Kötülüğü yaratanlardan çok , kötülüğü görmezden gelenler var dünyada . Ama rüşvet ve yolsuzluk mekanizması tam da bu suskunluk sarmalının üzerinden işliyor . Görmeyenler , duymayanlar , söylemeyenler , kafasını çevirenler ; “ müdürümün sorumluluğundaydı ”, “ bana öyle söylenmişti ”, “ Diğerleri de biliyor , onlar müdahale etsin ” diyenler , hep beraber yolsuzluk kültürünün zeminini oluşturuyorlar . Şimdi biraz bu konularda gerçekleştirilen ve sonuçlarıyla herkesi hayretler içinde bırakan sosyal psikoloji çalışmalarına yakından bakalım ve elde edilen analiz ve çözümlemelerin , yolsuzluk özelinde elimize nasıl teorik ve pratik araçlar verdiklerini görmeye çalışalım …

“ SEÇENEĞINIZ YOK , DEVAM ETMEK ZORUNDASINIZ ” 2 . Dünya Savaşı ’ nın korkunç izlerinin artık silinmeye başladığı 1960 ’ ların başında tüm dünya ilginç bir dava ile sarsılıyordu . Nazi toplama kamplarında yapılan insanlık dışı uygulamaların hazırlayıcılarından Nazi Savaş suçlusu
MILGRAM , TÜM DENEY VE ARAŞTIRMALARININ SONUCUNDA ŞÖYLE DIYORDU : “ YETIŞKIN INSANLARIN , BIR ERK MAKAMININ KOMUTASI DOĞRULTUSUNDA HER ŞEYI GÖZE ALMAKTA GÖSTERDIKLERI AŞIRI ISTEKLILIK , ÇALIŞMAMIZIN ACILEN AÇIKLAMASI GEREKEN EN ÖNEMLI BULGUSUDUR .
Adolf Eichmann , İsrail ajanlarının bir operasyonu ile yakalanmış ve mahkemeye çıkarılmıştı . Eichmann ’ ın savunması ise ilginçti : “ Ben sadece üstlerimin bana verdiği emirleri yerine getirdim ”. Yale Üniversitesi ’ nde görevli psikolog Stanley Milgram , Eichmann ’ ın yargılanmaya başlamasından sonra , “ Eichman ve Yahudi soykırımında yer alan binlerce görevli sadece onlara verilen görevi yerine getiriyor olabilir mi ?”, “ İnsanlığa bu kadar aykırı olan emirleri yerine getirmenin sınırları ne olabilir ”, “ Sıradan bir ahlak anlayışına sahip bir insan nasıl bu kadar vahşileşebilir ” sorularına cevap aramaya karar verdi . Sosyal , hukuki ve felsefi olarak otoriteye itaatin büyük önemi olduğunu düşünen Milgram , Yale Üniversitesi ’ nde sıradan bir insanın sadece bir beyaz önlüklü bilim insanıdan aldığı emirle bile neler yapabileceğini ölçmek için 1961 yılında basit bir deney düzenledi . Denekler , gazete ilanları ve posta yoluyla bulunmuştu . Yale Üniversitesi ’ nin eski kampüsünün bodrumunda gerçekleştirilen deneye katılanlara çalışmanın bir saat süreceği ve deneyi “ tamamlamasalar ” bile kendilerine 4,5 dolar ödeneceği söylenmişti .
İlkokula bile gitmemiş olanlardan doktora mezunlarına kadar her türlü eğitim arkaplanına sahip erkeklerden oluşan deneklere , “ sözde deneyin ”, “ öğrenmede cezanın etkisi ” hakkında olacağı ve bir deneğin öğretmen , diğerinin ise öğrenci olacağı bilgisi veriliyordu . Gerçekte ise sadece öğretmen rolündeki kişiler denek olacaktı . Öğrenci ise deneyi düzenleyenler tarafından ayarlanmış bir aktördü . Ortamda deney gözlemcisi rolünü üstlenen beyaz teknisyen önlüğü ile sert , hissiz bir havası olan bir sözde biyoloji öğretmeni de bulunuyordu . Kurban ile deney gözlemcisi aslında işbirliği içinde olmalarına karşın bu gerçek katılımcıdan gizleniyor ve kurban öğrenci , katılımcıya kendisi gibi gönüllü olarak katılmış başka bir denek olarak tanıtılıyordu . Deneyin hemen başında , “ öğretmen ” ve “ öğrenci ” birbirini duyabilecek ancak göremeyecek şekilde ayrı odalara alınıyordu . Deneyde öğretmen öğrenciye sorular yöneltiyor , cevap yanlış olursa elektrik şoku veriyordu . Her yanlış cevapta ise bu doz artıyordu . Deneyden önce de , öğretmen rolündeki deneğe 45 voltluk elektrik şoku uygulanıyor ve