rak Türkiye’de faaliyet gösteren
şirketlerin ve yatırımcıların dik-
kat etmesi gereken başka düzen-
lemeler de bulunuyor mu?
Şirketlerin en çok dikkat etmesi
gereken güncel konulardan biri,
yabancı ülkelere ait ve sınır ötesi
etkisi olan yolsuzluk ������������
düzenlemele-
ridir. Bu çerçevede Türkiye’de fa-
aliyet göstersin ya da göstermesin
tüm şirketlerin/yatırımcıların bu
düzenlemelerin farkında olmaları
gerekiyor. Sınır ötesi etkisi olan ya-
bancı yolsuzluk kanunlarından ulus-
lararası şirketleri ve yatırımcıları
en çok etkileyen kanunlar Amerika
Birleşik Devletleri’nin yolsuzlukla
mücadeleye ilişkin kanunu Foreign
Corrupt Practices Act (FCPA), Birle-
şik Krallık’ın yolsuzlukla mücadele
kanunu olan United Kingdom Bri-
bery Act (UKBA), Brezilya’nın Temiz
�����������������������������������
irket Yasası, Almanya’nın yine yol-
suzlukla ilgili sınır ötesi düzenleme-
ler içeren Ceza Kanunu ve Fransa’nın
Loi Sapin’i. Tüm bu saydığım ka-
nunların çıkış noktası benzer; glo-
balleşen dünyada artık yolsuzluk ve
benzer suçlar yerel değil küresel bir
şekilde işleniyor. Bu nedenle, devlet-
ler kendilerine biraz olsun dokuna-
bilecek suçları kendi yetki sınırları
içine alıp, cezalandırmak istiyorlar.
Örnek vermek gerekirse, uluslararası
bir şirketin FCPA kapsamına girmesi
için ABD’de yerleşik olmasına gerek
yok: (i) ABD’de faaliyet gösteren bir
şirketin yurtdışındaki ortakları ve iş-
tirakleri, (ii) payları ve diğer menkul
kıymetleri bir ABD borsasında işlem
gören yabancı şirketler, (iii) ABD’de
yerleşik veya borsaya kayıtlı şirket-
ler adına faaliyet gösteren hissedar-
lar, yetkililer ve vekiller, (iv) ABD’de
ikamet eden yabancılar, (v)ABD’de ti-
cari faaliyet gösteren kişiler de FCPA
kapsamına giriyor. Hatta ve hatta
Amerika’da hiçbir faaliyet gösterme-
yen bir yabancı şirket tarafından yine
yabancı bir kamu görevlisine veya
başka bir şirkete dolar üzerinden
para transferi yapılması durumunda,
bankacılık işleminde Amerikan ban-
kalarının hesapları kullanıldığı için,
bu işlem de FCPA kapsamına girebili-
DEUTSCHE TELEKOM’UN
MACAR IŞTIRAKI OLAN
MAGYAR TELEKOM PLC’NIN
RÜŞVET SORUŞTURMASINDA,
ŞIRKET E-MAILLERININ ABD’DE
BULUNAN E-MAIL VERI
TABANLARINDA DEPOLANIYOR
OLUŞU FCPA’IN YABANCI
ŞIRKETLERIN YABANCI
YÖNETICILERINE YÖNELIK SINIR
ÖTESI ETKI DOĞURMASI IÇIN
YETERLI BIR NEDEN OLARAK
KABUL EDILMIŞTI.
yor. ABD Menkul Kıymetler ve Borsa
Komisyonu (SEC) bu şirketlere karşı
soruşturma açabiliyor. 2008 senesin-
de bir Alman şirketi olan Siemens,
buna benzer işlemler sebebiyle FCPA
kapsamında kabul edilmişti; yapı-
lan soruşturma ve yargılama sonu-
cunda ABD Adalet Bakanlığı ile 800
milyon dolarlık bir anlaşma imzala-
yarak, cezai yaptırımlardan kurtul-
muştu. Aynı şekilde, örneğin rüşvet
teklifini e-mail veri tabanları ABD’de
bulunan bir yabancı şirketin e-mail
hesabından yaptığınız takdirde,
yapılan yolsuzluğun/rüşvetin ABD
ile hiçbir ilgisi olmamasına rağmen,
yine de FCPA kapsamına girebiliyor-
sunuz. Aynen bu şekilde, Deutsche
Telekom’un Macar iştiraki olan Mag-
yar Telekom Plc’nin Amerikan vatan-
daşı olmayan üç üst düzey yöneticisi
SEC tarafından Macar kamu görevli-
lerine rüşvet verilmesine ilişkin ola-
rak soruşturulmuş ve e-maillerinin
ABD’de bulunan e-mail veri tabanla-
rında depolanıyor oluşu FCPA’in ya-
bancı şirketlerin yabancı yöneticile-
rine yönelik sınır ötesi etki doğurma-
sı için yeterli bir neden olarak kabul
edilmişti.
Yine yabancı bir şirket olarak, UKBA
kapsamına da girmeniz için Birleşik
Krallık’ta faaliyet göstermeniz veya
Birleşik Krallık’ta ikamet etmeniz ye-
terli. Fransa, Brezilya ve Almanya’nın
yolsuzluk alanındaki düzenlemeleri
de aynı mantıkla bu ülkelerin yargı-
lama ve cezalandırma yetkilerinin
sınırlarını olabildiğince genişletecek
şekilde oluşturulmuş.
Bu nedenle, günümüz dünyasında
şirketlerin yolsuzlukla ve rüşvetle
mücadele politikalarının sadece
kuruldukları/ana
faaliyetlerini
gösterdikleri ülkelerin yasalarına
göre şekillenmesi artık yetmiyor.
Uluslararası anlaşmalara ek olarak,
“extra-territorial” diye adlandırdığı-
mız, sınır ötesi etkisi olan yasalarla
ber aber dünyadaki yolsuzlukla mü-
cadele gereklilikleri ve beklentiler
bir hayli yükselmiş durumda. Bu ne-
denle, şirketlerin uluslararası stan-
dartları göz önünde bulundurarak
hareket etmeleri gerekiyor. Yoksa, az
önce verdiğim örnekte görebileceği-
niz gibi, sonuçları çok sert olabiliyor.
Yolsuzluk konusunda çalışan
Uluslararası Şeffaflık Derneği ve
OECD gibi uluslararası kuruluşlar
tarafından yapılan sıralamalarda
Türkiye’nin bulunduğu yerin kötü-
ye gitmesinin sebebi sizce nedir?
Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin
son araştırmalarına göre Türkiye
yolsuzlukta dünya sıralamasında 167
ülke ara����������������������������
sında 66. s�����������������
ırada������������
. Bunun bir-
çok sebebi olduğunu düşünüyorum.
Öncelikle, daha önce de belirttiğim
gibi Türkiye’de yolsuzlukla müca-
dele alanında kompakt bir mevzuat
yok. Mevzuat dağınık olduğu için,
eylemlerin risk değerlendirilmesine
tabi tutulması ve bu eylemlerin olası
sonuçlarından kamuoyunun haber-
dar olması zorlaşıyor. Bilincin dü-
39