INmagazine Sayı : 5 (Ocak - Şubat - Mart) | Page 55
zın özellikleri açısından doğru karar
mı? Kamunun, ihalelerde rekabeti
sağlama yükümlülüğünü düzenleyen 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
madde 5 yeterli mi? Diğer düzenlemeler gerçekten ihalelerde etkin bir
rekabet ortamının oluşmasını teşvik
ediyor mu? Örneğin; anti-damping,
gözetim, sübvansiyona yönelik telafi
edici vergi uygulamaları gibi ticaret
politikası savunma araçlarının uygulanması, dolayısıyla Türkiye’de faaliyet gösteren ve faaliyet göstermek
isteyen teşebbüsler, yani pazardaki
rekabet doğrudan etkilenmektedir.
Bu kapsamda, Ekonomi Bakanlığı piyasadaki rekabeti gözetiyor mu? Peki
ya rekabet otoriteleri bu uygulamaları dikkat almalı mı? (4) Yoksa şirketlerin “zaten kamu ihalesine ilişkin
yasal düzenlemeler rekabeti kısıtlıyor,
idare de kafasına göre hareket ediyor,
biz de rekabet kurallarını boş verelim,
dilediğimiz gibi hareket edelim” ya da
kamunun “ben bu şirketle çalışmak istiyorum, şartname taslağımı da ilk o
şirketle paylaşırım, sonra da beraber
sadece o şirkete uyacak şekilde ihale
şartlarını belirlerim” diyebilme lüksü
var mı? Veya “şirketimiz, bu ihale kapsamında başka şirketle bir işbirliğine
girdi, danışıklı teklif vermedik ki. Bu
işbirliğinin piyasadaki rekabete hiçbir
tehdidi yok. Onun için ben bu işlemi
rakibimle gönül rahatlığıyla yaparım”
diyebilme şansımız bulunmakta mı?
Daha bunlar gibi birçok konuyu uzun
uzun tartışmak mümkün ancak kısaca belirtmek gerekirse, kâr maksimizasyonu amacı güderek edindiğimiz
politikalar, şirketimizin ve yönetim
şeklimizin bir başarısını mı yansıtıyor yoksa sekiz yıl boyunca her an
patlamaya hazır bir balonun üzerinde mi oturuyoruz; bunları tespit
edebilmemiz için tüm ihale süreçlerinin rekabet hukuku açısından uygunluğunun yakından takip edilmesi
ve detaylı bir şekilde analiz edilmesi
gerekiyor.
Benzer sorunlar ve çözümler, temel
olarak özel sektör için de geçerliliğini sürdürüyor. Bu sebeple, rekabet
hukuku açısından suni sayılabilecek
kamu ve özel ihale ayrımı yapmaksı-
AVRUPA BIRLIĞI’NIN REKABET HUKUKU POLITIKALARINI
BENIMSEMIŞ OLAN REKABET KURULU DA 19 YILDIR RAKIPLERIN
IHALE SÜRECINDEKI DANIŞIKLI DAVRANIŞLARINA KARŞI ETKIN
SERT BIR TUTUM SERGILEMEKTEDIR. YÜKSEK CEZALARA
MARUZ KALAN ŞIRKETLER ISE, YINE AVRUPA BIRLIĞI’NDEKI GIBI
OTOMOBIL PARÇA ÜRETICILERI VE TIBBI MALZEME TEDARIKÇILERI
OLMUŞTUR.
zın, her ikisini de içeren olası senaryolar üzerinden ihale süreçlerinde
yaşanabilecek problemleri anlatmanın daha doğru olacağını düşündük.
İlk olası senaryo, aslında rekabet kuralları bakımından “ağır ihlal” olarak
nitelendirilen ihalelerdeki danışıklı
hareketlerden (bid rigging) oluşmaktadır. Rakip şirketlerin, ihale sürecindeki danışıklı hareketleri çeşitli
görünümlere bürünebilir. Pazarların
veya ihalelerin paylaşılması, dönüşümlü teklif verilmesi, tekliflerin
sınırlandırılması, tamamlayıcı teklif
sunulması ve/veya ihaleyi kaybeden
rakiplerin taşeron olarak atanması en
yaygın rakiplerin rekabeti kısıtlayan
davranış biçimidir. Nitekim, Avrupa
Birliği ve Amerika dahil olmak üzere
birçok ülkenin rekabet otoritesi bu
konuları yakından takip etmekte ve
şirketlere yüksek cezalar vermektedir. Avrupa Birliği, bir örnek vermek
gerekirse, pazarın %90’ını temsil
eden otomobil camı üreticilerinin
aralarında