FELSEFE
Yunanistan’ın üzüm ve tütün üzerine
kurulu ekonomisi Yunan politik bilincinden daha iyi durumda değildi ve
yoksulluk ancak Birleşik Devletler’e
büyük ölçekli göç yoluyla hafifletildi.
1893’te devlet iflas etti ve borçlarını
yönetmek üzere Uluslararası Finans
Denetimi kabul edildi.
1924’te monarşi kaldırıldı ve ikinci
Helenik Cumhuriyet kuruldu. Yeniden kurulan Yunanistan Krallığı
1935’ten 1974’e kadar sürdü. Yedi
yıllık askeri cuntadan sonra krallık
yeniden kaldırıldı ve üçüncü cumhuriyet kuruldu.
48
BİR ETİK TÜRDEŞLİK OLARAK
AVRUPA BİRLİĞİ
1957’de Roma Antlaşması daha açık
ve uyumlu bir Avrupa ekonomik alanı
yaratma amacıyla Avrupa Ekonomik
Topluluğu’nu (AET) kurdu. 1992’de
Maastricht Antlaşması ile Avrupa
Birliği yaratıldı ve 2002’de Euro 12
ülkenin ortak para birimi oldu.
Avrupa Birliği yerkürenin küçük bir
parçasını oluştursa da, küreselleşme
sürecinde büyük adımlardan biridir.
Küreselleşme modern etik gelişim
düzeyine yükselen ulusların en yüksek politik türdeşlik uğruna, evrensel, ussal ve özgür Anayasa uğruna
kolektif eylemleridir. Engin bir arkaik değerler bolluğu ile tanımlanan bir
kültürel-çoğulculuk bölgesi olarak,
sürekli bir savaş alanı olarak Avrupa
tarih olmaktadır.
Evrensel insan doğasına aykırı ulusal
ve etnik ayrımlar tarafından, insanın
sonsuz değerine aykırı boş inançlar
tarafından, evrensel insanlık duygusuna aykırı ideolojik sapınçlar tarafından parçalanan Avrupa çoktandır
demodedir. Modern Yurttaş Toplumu
insanları salt gereksinimlerin doyumu uğruna birleştiren ve bu birlik ile
bağdaşmayan tüm kültürel takıntıları
anlamsızlaştıran ve değersizleştiren nihilistik bir potadır. Onda insan
geçerlidir, Alman ya da Yunan, Türk
ya da Kürt, Yahudi ya da Katolik vb.
değil. Modern Yurttaş Toplumu’nun
nakiti “Yurttaş”tır ve özgür istencin
cisimselleşmesi olarak Yurttaş eşeysel, etnik, ırksal, dinsel ve dilsel hiç-
bir ayrımcılığı tanımayan ekonomik
yapının, ekonomik büyümenin, ekonomik gönencin mimarıdır. Ama özgür bireysel istenç yalnızca ekonomik
değil politik istençtir. Modern yasa
Yurttaşın istenci, yalnızca ve yalnızca
onun özgürlüğünün somutlaşmasıdır. Kendi istencine boyun eğen insan
özgürdür. Modern Devlet şu ya da bu
ekonomik sınıfın, herhangi bir etnik
grubun istenci değil, hak, ahlak ve
törellik alanlarını kendisi belirleyen
yurttaşın özgürlüğüdür. Tam gelişmiş
modern ulusu bir başka tam gelişmiş
modern ulustan ayırt edecek hiçbir
ayrım yoktur: Tümünde ulusal duygu
evrensel insan haklarının, duyunç özgürlüğünün ve ussal yasanın duygusudur. Türk, Alman, İngiliz, Norveçli,
Bulgar, İspanyol, İtalyan bundan böyle
bu evrensel duyguda gerçek egemenliği, gerçek gücü paylaşır.
Evrensel bir insanlık Anayasasına
doğru türdeşleşen politik karakteri ile,
Avrupa Birliği herşeyden önce evrensel insan haklarının yaratısıdır. Yasa
1890’LARDA YUNANİSTAN’IN
ÜZÜM VE TÜTÜN ÜZERİNE
KURULU EKONOMİSİ YUNAN
POLİTİK BİLİNCİNDEN DAHA
İYİ DURUMDA DEĞİLDİ VE
YOKSULLUK ANCAK BİRLEŞİK
DEVLETLER’E BÜYÜK ÖLÇEKLİ
GÖÇ YOLUYLA HAFİFLETİLDİ.
egemenliğinin yaratısıdır. Duyunç özgürlüğünün yaratısıdır. Yarışmacı üstünlük kazanma gibi sözde neoliberal
dürtülerin değil, ama etiğin sınır tanımayan karakterinin yaratısıdır. Etik
yalnızca ekonominin güvencesi olmaktan daha çoğudur. Politik yapının
karakterini de tanımlar. Çok değil elli
yıl kadar önce, başta Almanya olmak
üzere Avrupa’nın çoğunun demokrasiye yabancı, giderek düşman olduğu
20. yüzyılın ilk yarısında Avrupa’nın
birliği Lenin’in ve Hitler’in despotik
düşlerini süslüyordu. Führerlerin,
ducelerin, diktatörlerin kitlelere, yığınlara, halklara tanrılar gibi egemen
olduğu o arkaik günlerde düşmanlık,
nefret, yokedicilik Avrupa’da varoluşun normal durumu idi. Avrupa’nın
yaşadığı yabanıllık, yokedicilik ve
kötülüklerin [