INmagazine Sayı 15 | Page 12

MAKALE “Gündem Yönetimi” Gündemi Belirleyebilir 10 Bizim iletişim mesleğindeki alt disiplinlerden biri litera- türde “gündem yönetimi” (Issue Management) olarak yer alır. Özü itibariyle güncel bir konunun kamuoyu tarafından gündeme getirilmesi ve yetkililerin (Özellikle kamu otori- telerinin) bu güncel konuya dikkatlerinin çekilmesi şeklin- dedir. Dolayısıyla, kamuoyu, o güncel konu ile ilgili “çözüm beklentilerini” kullanabilecekleri her türlü “mecrada” dillendirirler. Bu mecralar günümüzün en yaygın alanı olan sosyal medya ortamları olabileceği gibi, paralı gazete, dergi ilanlarına da başvurmanın aralarında olduğu “her şey” ola- bilir. Gündem oluşturma sokaklara, parklara, meydanlara da taşabilir, günlerce, haftalarca, aylarca, hatta yıllarca süre- bilir. “Gündem” her ne ise ve çözüm beklentileri “her nasıl olacaksa” birbirini o güne kadar hiç görmemiş, rastlaşma- mış; din, dil, cinsiyet, ırk ayrımı gözetilmeden insanlar bu gündem etrafında buluşurlar ve “sert, keskin, inatçı, ödün vermez gereğinde ölümü bile göze alan” bir dayanışma- nın etrafında “yumak” olabilirler. Bu tür tepkiler tarih boyunca yönetenlerle, yönetilenler ara- sında hep var olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Hak, hukuk, adalet, insan hakları, Sıcak savaşlara tepkiler, Silah ve savunma sanayinin arkasında dönen dolaplar, Petro-dolarlar uğruna ülkelerin haritalardan silinmesi, Çevre duyarlılığı, küresel ısınma ve iklim değişikliği, Gelir dağılımındaki uçurum farklılıklar, Çocuk hakları ve istismarı, Kadınlara cinsel taciz, Rüşvet, yolsuzluk, dolandırıcılık ve kayırmacılık olayları, Kişisel hırs, açgözlülük gibi konu başlıkları sözünü ettiğimiz “gündem yönetimi” meselesinin sık sık karşımıza çıkan, ve bir çoğunda da ken- dimizi içinde bulduğumuz gelişmeler olarak değerlendirile- bilir. Kamuoyunun bu tür konularda “güçlü” tepkisine karşın çoğu zaman bu tepkiler bir “saman alevi” gibi yanar ve ge- riye külleri kalır, unutulur. etkisi zayıflar, umutları köreltir, taraftarlarını kaybeder, bir zaman sonra da sesi soluğu kesilir. Konuya muhatap olan kamu otoriteleri ise olan biten karşı- sında müstehzi ifadeleri ile günlük işlerine dönerler. Çoğun- luğu da “bıyık altından gülerken” ateşin sönmesini bekler! Bazıları ise tüm olumsuzluklara karşın o sorunun çözümün- de önemli mesafeler alınmasını sağlar. Kamu otoriteleri; daha fazla sessiz kalınamayacağını, görmezden gelinemeyeceğini, “bir şeyler” yapılması gerektiğini, gerekiyorsa “ağızlara bir parmak bal çalmanın” gerekli olduğunu düşünürler.