olduğunu hayretle gördük.” Hakka-
niyetsizlik, adaletsizlik veya eşitsiz-
lik ismine ne dersek diyelim grubun
kolektif yapısını bozması bunda bir
etken olabilir miydi? Adaletsizliğin
tüm sistemi bozacağını fark edenin
sadece adaletsizliğin dezavantajlı ta-
rafı olmayıp, adaletsizlikten avantaj
sağlayan tarafın da bunu fark etmesi
bize ne gibi dersler verebilir? Özel-
likle iş dünyasının bundan alacağı
dersler olabilir mi? Çalışanlarına
adil, hakkaniyetli ve elit davranma-
manın kurumun bütün yapısını iç-
ten içe çürütebileceğini düşünebilir
miyiz? Hatta bırakın toplumun bile
bundan zehirleneceğini görüp ona
göre önlemler almalı mıyız? Frans De
Waal’in yazdığı gibi “Ayrıcalıklar an-
cak gözlerden uzaktayken keyif verir.
İnsanlık tarihi, büyük kıskançlıklara
ve hatta kanlı devrimlere yol açan
“ekmek bulamayanlar pasta yesin”
sözleriyle doludur.”
veya topluma hakim olan saygısızlığın
kaynağı olduğunu söyleyebiliriz.”
Aslında benzer çalışmalar iktisatçılar
tarafından da yürütülüyordu. Adalet-
sizlik Tiksintisi olarak adlandırılan
bu durum çeşitli çalışmalarda insan-
larda da ortaya çıkmıştı. Özellikle
oyun teorisinin alanında giren Ülti-
matom Oyunu gibi deneyler bu konu-
da bize insanlar hakkında da çok şey
anlatıyor.
İngiliz epidemiolog (salgın bilimci)
Richard Wilkinson’a ise “Eşitsizlik
öldürür” diye yazar ve ekler: “ Gelir
dağılımındaki adaletsizlik toplum-
daki sosyal sınıf farklılaşmalarında
adeta katalizatör etkisi gösteriyor ve
toplum sağlığının genel anlamda bo-
zulmasında da birinci derecede etkili
bir faktör gibi görünüyor. Bu adalet-
sizliğin, sınırları arasındaki uçurumu
yansıtmanın yanı sıra hızla ortaya çı-
kan üstünlük ve aşağılık duygularının
3
4
http://tanrivarmi.blogspot.com/2015/11/beynimiz-ve-biz-ultimatom-oyunu.html
Matthias Seifert, Joel Brockner, Emily C. Bianchi, Henry Moon; Workplace Fairness Affects Employee Commitment: 2015
Ültimatom Oyununda ikinci oyuncu
bulunuyor. Araştırmacılar oyuncu-
lardan birine elindeki bir miktar pa-
ranın (mesela bu örnekte 100 lirayı)
istediği bir miktarını diğer oyuncu
ile paylaşması için teklif ediyor. Fa-
kat oyundaki en önemli kural şu
oluyor; parayı alan oyuncu parasını
ikiye ayırarak bir kısmını kendisine
ayıracak ve kalan kısmını da diğer
oyuncuya verecek. Eğer diğer oyuncu
kabul ederse paylaşım gerçekleşecek
ve her iki taraf da parayı alabilecek-
tir. Fakat eğer diğer oyuncu kendisi-
ne önerilen parayı reddederse her
iki oyuncu da parayı alamayacak ve
oyundan herhangi kazanç elde ede-
meden ayrılmak zorunda kalacaklar.
Görüldüğü gibi oyun mutlak bir işbir-
liği ve adalet içermekte.
Parayı alan ve dağıtımı yapacak olan
oyuncu karşı tarafa ister 10 ister 40
ister 90 lira verebilecektir. Fakat karşı
taraf kabul etmez ise iki taraf da her-
hangi bir kazanç elde edemeden oyu-
nu terk edecektir.
Araştırmacılara göre insanların ama-
cı sadece kazanç elde etmek olsaydı
kendilerine ilk oyuncu tarafından tek-
lif edilen 1 lirayı bile kabul etmeleri
gerekmekteydi. Buna göre, ilk oyuncu
kendisine bencilce 99 lira ayırıp, ar-
kadaşına yalnızca sadece 1 lira verse
bile ikinci oyuncu kabul etmeliydi. Ne
de olsa rasyonel olarak 1 lira 0 liradan
fazlaydı.
Fakat daha sonra bu oyun üzerine
yapılan bir çok deney bunun doğru
olmadığını kanıtladı. Ender rastlanan
kültürel farklılıklar bazen öne çıksa da
özellikle teklif oranı arasındaki fark
%20’den daha aşağı olursa karşı tara-
fın yaptığı tekliflerin büyük bir çoğun-
luğu kabul edilmiyordu. İlginç olan
teklif eden tarafların da genel olarak
orantısız tekliflerden kaçınmalarıydı.
Görsel www.shutterstock.com sitesinden alınmıştır.
25