HUKUK
Aşağıda paylaşacağım davanın konusu, haklı ve geçerli bir neden bulunmadığından feshin
geçersizliğine ve işe iade ile diğer yasal haklara karar verilmesine ilişkindir.
“Davacının iş akdinin işverence 02/07/2014 tarihli fesih bil-
dirimi ile son kullanma tarihleri geçmiş ürünlerle ilgili Tüke-
tici Danışma Hattına şikayette bulunan ... isimli müşterinin
şikayeti üzerine, 20/06/2014 tarihinde mağaza içerisinde ve
mal kabulde cep telefonu kullanılması yasak olmasına rağ-
men izinsiz kendi cep telefonunu ile RTC reyon (son kullanma
tarihi yaklaşan ürünlerin satışa sunulduğu bölüm) fotoğraf-
larının çekildiği ve mağaza fotoğraflarının 3.şahıslar ile pay-
laşıldığı gerekçesi ile tek taraflı ve haksız olarak feshedilmiş-
tir.
Söz konusu fotoğraflar davacı tarafından şirket kayıp önleme
ve güvenlik personeline şikayet kapsamında iletilmiş ve ma-
ğaza müdürü de konu ile ilgili sorumluluğu bulunduğu gerek-
çesi ile şikayete konu edilmiştir. Mahkeme mağaza müdürünü
işveren nezdinde güç duruma düşürmek amacıyla şirketin ti-
cari menfaatlerine zarar verecek biçimde sözkonusu resimle-
ri manipüle edilerek kullanılmasına sebebiyet verdiği kabul
edilerek feshin geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle davanın
reddine karar vermiştir.
16
İşçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sade-
ce asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük
kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ile yan yükümle-
rin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşme-
nin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasın-
da, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan
diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin
kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye soka-
cak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü dav-
ranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir.
Dosya kapsamından davacının iş sözleşmesinin davalı işve-
renlikçe işverenin güvenini kötüye kullandığı gerekçesiyle
feshedildiği anlaşılmıştır. İş sözlemesinin kurulmasıyla işçi
bakımından doğan yan edim yükümü niteliğindeki sadakat
borcu, işçiye işverenin işi ve işyeri ile ilgili haklı menfaatlerini
korumak ve işverene ekonomik, ticari ve mesleki bakımından
zarar verebilecek her türlü davranıştan kaçınma borcu yük-
lemektedir. Bununla birlikte üstün kamu yararı sözkonusu
olduğunda işçinin işvereni ihbar ve ifşa etmesi hukuka uygun
kabul edilmektedir. Kavram olarak whistleblowing tehlike-
ler, yolsuzluklar veya işveren yada işçinin iş arkadaşlarının
gerçekleştirdiği, diğer hukuka veya etik kurallara aykırı dav-
ranışlar hakkındaki gizli bilgilerin bir işçi tarafından ortaya
çıkarılmasıdır. Bu çerçevede bir organizasyon içinde yasa dışı
ve etik değerlere uygun olmayan davranış ve eylemlerin or-
ganizasyon içi veya dışı başka kişilere veya kurumlara zarar
vermemesi için enformasyon sahibi kişiler tarafından sorun-
ları çözme güç ve yetkisine sahip iç ve dış otoritelere bildi-
rilmesi olarak tanımlanabilecek whistleblowing eyleminde
kamu menfaati ile işverenin menfaati karşı karşıya gelmekte-
dir. İşçi iş akdinden doğan bir yan edim yükümlülüğü olarak
işverenin menfaatlerini gözetmekle ve işletme sırlarını gizli
tutmakla yükümlüdür. İşçinin bu yükümlülüğü ihlal ederek
işverenini ihbar etmesi geçerli bir fesih sonucunu doğurabilir.
Ancak bir hukuk devletinde işçinin hukuka aykırılıkları ihbar
etme hakkı da bir temel hak olarak güvence altındadır. Kamu
yararı bakımından da önemli olan bu ihbar hakkı korunmalı,
işverenin menfaatleri ile işçinin hakları arasında bir denge
sağlanmalıdır. İşçi öncelikle hukuka aykırılığı işyeri için mer-
cilere bildirmelidir. Ancak her durumda işletme içi ihbarın
öncelikli olduğu söylenemez.Somut olayın özelliklerine göre
işçinin doğrudan işletme dışı mercilere ihbarda bulunması
da mümkün olmalı ve korunmalıdır. Suç konusu fiilin ağır
olması işverenin veya onu temsil eden çalışanının doğrudan
suça karışmış olması işçinin kendisinin de ceza alabilecek bir
duruma düşmesi işletme içinde olayın aydınlatılmayacağının
öngörülebilmesi vb.durumlarda işverenin menfaatlerini ko-
ruma yükümlülüğü geri planda kalır. İşçinin işyerindeki ko-
numu suç konusu fiil ile ilişkisi olmaması da bir anlam ifade
etmez.
Davacının çalıştığı mağazada son kullanma tarihi geçmiş
ürünlerin RTC edilerek satışa sunulduğu da dosya kapsamıy-
la sabittir. Hakkında şikayet söz konusu olan mağaza müdü-
rü 1K mağaza müdürlüğüne terfi etmiştir. Görevini yapan ve
sağlığa zararlı ürünlerin uyarısına rağmen mağazada satıl-
maya devam ettiğini kayıp önleme ve güvenlik müdürü ...’e
mail olarak gönderen davacının iş akdi sona erdirilmiş, ayrı-
ca müşteri de mağaza müdürüne “sen kim oluyorsun da beni
şikayet ediyorsun” şeklinde azarlanmıştır. Bu nedenle iş akdi-
nin feshine dair iddiaların işverence şüpheden uzak deliller-
le kanıtlanamadığı, işveren feshinin haklı ve geçerli nedene
dayanmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmek
gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi hatalı olup davacı
temyiz itirazlarının kabulü ile davalı temyiz itirazlarının red-
dine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDI-
RILMASINA,
2-Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,”
(T.C YARGITAY 7. Hukuk Dairesi Esas: 2016 / 12401
Karar: 2016 / 17196 Karar Tarihi: 24.10.2016)