INmagazine Sayı 11 | Page 7

“Bir ekonomik krizi daha geride bırakmış gibi göründüğümüz şu günlerde tüm dünyadaki politik krizlere baktığımda, o seviyedeki oyunun ne kadar sertleştiğini gördüğümde, her ülke liderinde, yenik oldukları maçın son dakikalarında kaleci dahil tüm takımı çizginin diğer yarısına atma çabasında olan ve karşı taraf üzerinde olağanüstü bir baskı yaratmaktan başka kazanma şansı olmadığını bilen teknik adamın ruh halini görüyorum” 5 İlkeleri’ni (1999) raflardan i ndirdik ve tüm bu rapor ve ilkelerde bizi uyaran ancak ku- lak asmadığımız her tür belayı 2001 Enron krizinde yaşadığımızı gördük. Sonuç olarak Enron olayı kurumsal yöneti- mi tüm süreçleri ile yeniden gündemimize almamızı ve değerlendirmemizi sağladı. Bir diğer taraftan aynı kriz, çok daha büyük bir krizin geleceğinin de habercisiydi. Yeterli regülasyonun olmadığı piyasalarda- ki şirketlerin raporlamada ne kadar “yaratı- cı” olabilecekleri, para piyasalarının “yara- tıcılığı” ile ilgili bir sinyal veriyordu ancak o sanal kazançlar o kadar yüksekti ki kimse yaklaşan buzdağını görmedi; gören birkaç uzmana ise aldırış etmedi. Hâlâ izlemediyseniz “Smartest Guys in the Room”, “Too Big to Fail”, “The Wizard of Lies” ve “The Big Short” filmlerini seyret- menizi öneririm. 2001 ve 2008 yıllarında yaşananları gördüğünüzde suni kaynaklar- “ENRON OLAYI KURUMSAL YÖNETIMI TÜM SÜREÇLERI ILE YENIDEN GÜNDEMIMIZE ALMAMIZI VE DEĞERLENDIRMEMIZI SAĞLADI. BIR DIĞER TARAFTAN AYNI KRIZ, ÇOK DAHA BÜYÜK BIR KRIZIN GELECEĞININ DE HABERCISIYDI” la yaratılan piyasaların iş dünyasını nasıl derinden sarsan krizlere sebep olduğuna tanık olacak ve belki de kendi sektör veya piyasanız ile bağlar kuracaksınız. ENRON BİZE BİR ŞEY ÖĞRETTİ Mİ? Gelin Enron’a geri dönelim ve neler yaşan- dığını hatırlayalım… Dönemin CEO’su Jeffrey Skilling şirketi kârlı gösterecek bir muhasebe kayıt yöntemini keşfetti: Mark-to-market accounting. Bu yöntemi kullanan şirket, tüm varlıkla- rını her hesap döneminin sonunda yeni- den değerliyordu. Böylece şirket mevcut varlıklarının gelecekte getireceği öngörü- len gelirlerini de o yılın gelirleri arasında kaydedebiliyor, böylece şirketin kârlılığı şişirilebiliyor ve hisse değeri olduğunun çok üzerine çıkartılabiliyordu. Arthur Andersen’in denetçilerinin gözü önün- de oynanan bu oyunu ortaya çıkartan ise