INmagazine Sayı 11 | Page 8

GÜ N D E M 6 bir araştırmacı gazeteci oldu. Bethany McLean’ın Fortune dergisinde yazdığı “Is Enron Overpriced?” yazısından dokuz ay sonra 40 ülkedeki 20 binin üzerinde Enron çalışanı artık işsizdi. Defter kayıtlarındaki suiistimalin de bir tür saadet zinciri olduğunu düşünüyorum. Var olmayan hayali kârlar üzerine kurulmuş bir bina, kaynaklar tükenir tükenmez kâğıttan kale gibi yıkılıveriyor. Peki Enron vakası bizlere neyi öğretti? Tüm dünyadan birçok örnekte, kuvvetli şir- ketlerin devlet tarafından da desteklendiği- ni, kanun yapıcı veya düzenleyici kurumla- rın gözlerine çarpmayacak kadar yüksekten uçabildiklerini gördük. Oysa yasalar karşı- sında imtiyaz sahibi olan şirketler eninde sonunda şişirdikleri, şişirmelerine göz yu- mulan gelirleri ve bunun sonucunda gelen suni güçlerini kaybediyorlar. Bu durumda, şirket batamayacak kadar büyükse kamulaştırılıyor ve bir verimsiz- lik kamburu haline geliyor veya büyük bir gümbürtüyle çöktüğünde milyonları etki- leyen bir enkaz ortaya çıkıyor. Bunun ol- maması, sorumlu, hesap verebilir ve şeffaf şirketler kurmak ve bu şirketlerin yasalar karşısında eşit olduğu bir ekonomik düzen inşa etmekten geçiyor. Bir şirket için itibar ve prestij veya tanın- mışlığın aynı şey olmadığını, prestijli olma- nın güvenilir olmak anlamına gelmeyebi- leceğini aklımızın bir köşesinde tutmamız gerek. Bir şirket çok kısa sürede normalin üstünde büyüyorsa emin olun gelecek için sinyal veriyordur. Bu, ya adil olmayan bir rekabet üstünlüğünün eseridir ya da suni bir büyümedir. Suni büyüme ise ardındaki dinamikler ortadan kalktığında ayakta ka- lamaz ve tüm şirketi çökertir. Aradan 16 sene geçtikten sonra “Neden hâlâ Enron?” diye sorabilirsiniz kendinize. Belki de dünyanın gördüğü en büyük mali kayıt suiistimalinin mimarı eski CEO Skil- ling 2017 Ekim ayında topluma karşı tüm borçlarını ödemiş olarak yeniden aramıza katılacak ve muhtemelen yazdığı kitap ve film hakları ile birkaç milyon doları daha cebe indirecek. Bir olayı kendi dinamikleri ile değerlendi- ren yazılar yazıyoruz; okuyoruz. Bu yazıyı 2002 yılında yazmış olabilirdim. Hatta emi- nim 2002 yılında bu içerikli binlerce yazı yazılmıştır. Ben ise bu yazıyı kendime bugün, “ENRON BİZE NE ÖĞRETTİ?” sorusunu sormak için yazdım. ARTHUR ANDERSEN’IN DENETÇILERININ ÖNÜNDE OYNANAN OYUNU ORTAYA ÇIKARTAN ARAŞTIRMACI GAZETECI BETHANY MCLEAN’IN FORTUNE DERGISINDE YAZDIĞI “IS ENRON OVERPRICED?” YAZISI OLDU. HÂLÂ AYNI BALONLARI ŞİŞİRİYORUZ Peki ne öğrenmişiz? 2008 küresel kri- zi, Lehman Brothers’ın çöküşü, Bernie Maddoff ve ardından Allen Stanford’un top- lam 60 milyar dolarlık saadet zinciri, Wells Fargo, Volkswagen krizleri, Google cezası gösterdi ki öğrendiklerimiz öğrenebilecek- lerimizin yanında hâlâ çok kısıtlı. Peki gelecekte çarpmamız muhtemel buz- dağı bunlar gibi kurumsal skandallar mı- dır? Pek sanmıyorum… 2008 senesinde bir ya- tırım bankası (Lehman Brothers) ve bir sigorta şirketinde (AIG) yaşanan kriz tüm dünyayı dibi görünmeyen bir uçurumun di- bine getirdi. Peki ya bir G8 ülkesi veya geçmişte, İzlan- da örneğinde göz kırptığı gibi bir Avrupa Birliği ülkesi batarsa ne olacak? İspanya, Portekiz, Fransa, İtalya gibi büyük oyuncu- lar, hatta Amerika batarsa nasıl bir dünyaya uyanacağız? DotCom krizi veya Mortgage krizinin or- tak yönleri nedir diye düşündünüz mü hiç? Doğru regüle edilmemiş piyasalarda ticaret yapan, etik dışı davranmaya çok uygun ya- tırımcılarının ötesinde, ikisi de bir “balon kriziydi”. Aslında borç olan ancak gerçek- leşmiş gibi gösterilen suni gelirlerle şişiril- miş bu balonlar patladı. Unutmayalım ki 2008 krizini de benzer bir balonla geride bıraktık ve o balonu şişirme-