rın hile yapma olasılığı artıyor. Bu durumda
gözüken kazanma şansı daha az olanlar hi-
leye daha fazla eğilimli oluyorlar. Sonuç ola-
rak kaybedecek bir şeyleri olmadığını dü-
şündükleri için kaybetmemek için her türlü
yolu deneyebiliyorlar. Hatta daha da kötüsü
karşı tarafın hile yapacağından korkan ka-
zanma riski yüksek olanlar bile hileye baş-
vurabiliyorlardı. Bu da bir hile döngüsünün
ortaya çıkmasına sebep oluyordu.
Sadece tek veya çok az kazananın olması
durumunda oyuncular “ne olursa olsun”
veya “ne pahasına olursa olsun” kazanma
eğilimindedirler. Eğer bu düşünce kurum
içinde yaygınlaşmaya başlarsa, iş etiği an-
layışı tehlikeye girecek ve şirket içerisinden
etik kültürü oluşturma çalışmaları tama-
men sekteye uğrayacaktır.
Rekabet eğer iyi yönetilebilirse tabii ki
kurumun başarısını ve kârını artıran bir
sürece dönüşecektir. Rekabet sayesinde ra-
kiplerinizden birçok ders alabilir ve çok şey
öğrenebilirsiniz. Bu durumda rekabet her
daim kişinin kendini geliştirmesini sağlaya-
caktır.
Herkesin öyle veya böyle kazandığı bir sis-
tem, sadece tek kişinin ya da çok az kişinin
kazandığı bir sistemden etik olarak çok
daha az risk içerir.
Aslında burada kurumlar açısından da
önemli dersler çıkarılabilir. Çalışanların
arasında rekabeti kontrolsüz bir şekilde ar-
tırmak yerine çalışanları ortak noktalarda
buluşturmanın yolları üzerine çalışılmalı-
dır. Şirketler rakipleri ile didişmek yerine
aynı gemide olduğunu unutmamalı ve ortak
hedeflere yönelmeyi denemelidirler çünkü
fırtınalı bir etik krizinde denizin dibini hep
beraber boylayacaklardır.
TÜRK ASILLI
ABD’LI PSIKOLOG
MUZAFFER ŞERIF’IN
GRUPLARIN IŞBIRLIĞI
VE ÇATIŞMASI
ILE ILGILI YAPTIĞI
DENEY, SOSYAL
PSIKOLOJI
AÇISINDAN BIR
DEVRIM NITELIĞINE
SAHIPTIR VE
GRUPLAR ARASI
ÇATIŞMANIN
TOPLUMSAL
IŞBIRLIĞINI
ETKIN BIÇIMDE
ENGELLEDIĞINI
ORTAYA KOYAR.
KARTALLAR VE AKBABALAR
Bu konuda son derece önemli bir çalışma
da Türk asıllı ABD’li psikolog Muzaffer
Şerif’e ait. Şerif’in grupların işbirliği ve
çatışması ile ilgili yaptığı deney sosyal psi-
koloji açısından bir devrim niteliğine sahip
gerçekten de…
24 öğrenci ıssız bir yaz kampında yapılacak
sosyal deneyden habersiz olarak tatil yap-
maları için Oklahoma’daki Robber’s Cave
State Park’a getirilmişlerdi.
Benzer aile geçmişlerine, sosyal statülere,
ilgi alanlarına ve ders notlarına sahip orta
sınıfa dahil öğrenciler tamamen gelişigü-
zel bir şekilde iki gruba ayrılmışlardı. İlk
başlarda iki grup da kendini tek zanneder
ve diğer grubun varlığından haberi yoktur.
Bir grubun ismine Kartallar, diğer gruba ise
Akbabalar ismi verilir. Kaldıkları yerlerde
birbirine uzak oldukları için iki grup ön-
celeri hiç karşılaşmamıştır. Üstelik her iki
grubun içinde de daha evvel arkadaş olan
bazı öğrenciler ayrı ayrı kamplara yerleşti-
rilmişlerdir.
Gruplar kamp hayatında ilk başlarda kendi
içlerinde bir sistem oluştururlar. Grupların
içinde liderler belirir ve hiyerarşik bir yapı
oluşur. Daha sonra her iki grubun birbirini
keşfetmesinin sağlanması ile deneyin ikin-
ci kısmı başlar. İlginç kısım ise buradadır.
Grup üyelerinin karşı gruptan olanlara
karşı sebepsizce ve önyargılı olarak kötü
17