ILLUSTRATED ENGLISH DICTIONARY sözlük | Page 46
self: kendi, düz renkli (çiçek)
selfish: bencil
semi: . yarı, yarım
senate: senato
senior: . üst, son sınıf öğrencisi . kıdemli
sense: hissetmek, duygu
senseless: bilinçsiz, duygusuz
sensible: duyarlı, makul
sensitive: hassas kimse duyarlı, hassas
sentence: . hüküm vermek, mahkeme
kararı
september: . Eylül
sergeant: . çavuş, astsubay
serial: . seri . sıralı
series: sıra, dizi
serious: . ciddi, önemli
sermon: i. vaiz, vaaz
servant: uşak, hizmetçi
service: hizmet vermek . hizmet, görev,
ayin hizmet
serviette:. peçete
set off, out: seyahate başlamak
set on: teşvik etmek, görevlendirmek
settle: yerleşmek, ayak uydurmak . tahta
kanape, sıra
settlement: . anlaşma, yerleşme, iskân
seven: yedili
several: birkaç ,birkaç, farklı
severe: sert, haşin, acı
sew:. dikiş dikmek
sex: cinsiyetini belirlemek , cinsiyet,
sexual orientation: cinsel yönelim
shade: f. gölgelemek i. gölge, renk tonu
shadow: f. gölgelemek i. gölge, karartı
shall: f. malı
shallow: f. sığlaşmak i. sığ yer s. sığ,
yüzeysel
shame: f. utandırmak i. utanç, ayıp
shampoo: f. şampuanlamak i. şampuan,
şampuanlama
shape: f. şekil vermek i. şekil, biçim
shark: i. köpekbalığı, dolandırıcı
sharp: .. keskin, açıkgöz
sharp shooter: keskin nişancı
shave: tıraş etmek , tıraş
she: . kadın
sheep: koyun, ezik kimse
sheet: çarşaf örtmek , çarşaf, yaprak
shelf: raf, sığlık
shell: kabuğunu soymak ,dış kaplama,
deniz kabuğu
shelter: korumak, barındırmak , barınak,
siper
shield: korumak. kalkan, siper, zırh
shift: değiştirmek , vardiya, değişme
ship: gemiye bindirmek i. gemi, tekne
shirt: . gömlek, bluz
shoe: ayakkabı giydirmek ayakkabı, nal
shoelace: ayakkabı bağcığı
shoot down: vurup düşürmek
shore: . destek olmak , sahil, kıyı
short: kısa metrajlı film , kısa, az, eksik
short cut: kestirme
shortage: yokluk, kıtlık
shortly: kısaca, yakında
should: malı
shoulder: omuzlamak , omuz, sırt (dağ)
show up: göstermek, ortaya çıkarmak
shower: yağdırmak , duş, sağanak
shown: göstermek
shrink: çekmek, büzülmek psikiyatrist
shy: ürkmek, çekinmek utangaç kimse,
ürkek kimse . utangaç, ürkek
sick: saldırtmak , hasta, midesi bulanmış
side: taraf tutmak , yan, taraf,. yandaki
sides:
sight: görmek, gözlemlemek , görme,
görüş
signal: sinyâl vermek . sinyâl, işaret s.
dikkat çekici
signature: imza, işaret
significant: önemli
signpost: yol gösteren levha, işaret
direği.
silence: susturmak , sessizlik ünl.
sessizlik, susun
silent: sessiz, suskun
silk: ipek , ipek, ipekli
silly: aptal aptalca
silo: ambarda saklamak , ambar
silver: gümüş kaplamak , gümüş, gümüş
rengi
similar: benzer , benzeşen
simple: kolay, sade