simplify: f. basitleştirmek
simply: basitçe, sadece
sin: günah işlemek , günah, suç
since: . -den beri, mademki
sincere: içten, dürüst
single: tek, bekâr s. yalnız, biricik
singular: tekil isim , tekil
sink: batmak , lavabo, bataklık
sir: . beyefendi, bayım
siren: deniz kızı
sister: kızkardeş, rahibe
situation: durum, konum
six: altı, altılı
size: f. büyüklüğüne göre ayırmak i.
boyut, beden snk. ölçülü
skate: f. patenle kaymak i. paten
skateboard: kaykay
skeleton: iskelet, çatı, çerçeve
skill: yetenek, ustalık
skim: kaymağını almak, sıyırıp geçmek
skin: derisini yüzmek i. deri, kabuk
skirt: kenarından geçmek , etek, kenar
skull: kafatası, kurukafa
sky: yükseğe atmak , gökyüzü, hava
sahası
slang: argo konuşmak ,argo
slave: .köle gibi çalışmak ,köle, kul
sleepy: . uykulu, uyuşuk
sleeve: kol (giysi)
slice: dilimlemek ,dilim, pay
slight: önemsememek i. önemsememe s.
hafif, belli belirsiz, azıcık
slightly: . hafifçe, belli belirsiz, çok az
slim: zayıflatmak, ince, narin, zayıf
slip: kaymak ,kayma, sürçme
slipper: terlik ,terlikle dövmek
slope: meyilli olmak ,yokuş, meyil
slot: delik açmak , delik, oluk
slow: . yavaşlamak , yavaş, ağır
slowly: ağır ağır, yavaş yavaş
small: dar kısım s. küçük, mini
smaller: daha küçük
smallest: en küçük
smart: . zeki, kurnaz
smash: gürültüyle , şangırtı , şangır
şungur
smith: demirci, nalbant
smooth: düzleştirmek ,. düz, pürüzsüz,
akıcı
smuggle:. kaçakçılık yapmak
snack: aperatif, hafif yemek
snag: takılmak, tökezlemek ,.budak,
engel
snail: salyangoz
snake: kıvrıla kıvrıla gitmek yılan
snub: kötü davranmak kötü davranma,
hakaret , kalkık uçlu
so: . o kadar, pek, demek ki bğ. yani ünl.
öyle mi
so far: şimdiye kadar
soak: ıslanmak ,içkici, ıslatma
soap:. sabunlamak ,sabun
soccer: futbol
social: kilise üyelerinin resmi olmayan
toplantısı , sosyal
society: toplum, dernek, sosyete
sock: tokat atmak kısa çorap, tokat
socket: göz çukuru, oyuk, priz
sofa: kanepe, sedir
soft: zf. yumuşakça i. kafasız s.
yumuşak, hafif, belli belirsiz
softly: yumuşakça
soil: kirletmek , toprak, gübre
solar: sgüneş
soldier: askerlik yapmak , asker
solemn: ciddi, resmi
solid: katı cisim , katı, sert, sağlam
solidarity: dayanışma, birlik
solution: çözelti, eriyik
some: bazı , biraz
somebody: birisi
somehow: zf. bir türlü, her nedense
someone: zm. biri, birisi
som ething: bir şey
sometime: bir gün
sometimes: bazen
somewhere: . bir yerde
son: ünl. oğlum , erkek çocuk ök. oğlu
song: şarkı, türkü
soon: yakında, erken
sophisticated: bilgili, içerikli
sore: yara ,yaralı, ağrılı
sorrow: üzülmek , acı, üzüntü, matem