ILLUSTRATED ENGLISH DICTIONARY sözlük | Page 47

                                           simplify: f. basitleştirmek simply: basitçe, sadece sin: günah işlemek , günah, suç since: . -den beri, mademki sincere: içten, dürüst single: tek, bekâr s. yalnız, biricik singular: tekil isim , tekil sink: batmak , lavabo, bataklık sir: . beyefendi, bayım siren: deniz kızı sister: kızkardeş, rahibe situation: durum, konum six: altı, altılı size: f. büyüklüğüne göre ayırmak i. boyut, beden snk. ölçülü skate: f. patenle kaymak i. paten skateboard: kaykay skeleton: iskelet, çatı, çerçeve skill: yetenek, ustalık skim: kaymağını almak, sıyırıp geçmek skin: derisini yüzmek i. deri, kabuk skirt: kenarından geçmek , etek, kenar skull: kafatası, kurukafa sky: yükseğe atmak , gökyüzü, hava sahası slang: argo konuşmak ,argo slave: .köle gibi çalışmak ,köle, kul sleepy: . uykulu, uyuşuk sleeve: kol (giysi) slice: dilimlemek ,dilim, pay slight: önemsememek i. önemsememe s. hafif, belli belirsiz, azıcık slightly: . hafifçe, belli belirsiz, çok az slim: zayıflatmak, ince, narin, zayıf slip: kaymak ,kayma, sürçme slipper: terlik ,terlikle dövmek slope: meyilli olmak ,yokuş, meyil slot: delik açmak , delik, oluk slow: . yavaşlamak , yavaş, ağır slowly: ağır ağır, yavaş yavaş small: dar kısım s. küçük, mini smaller: daha küçük smallest: en küçük smart: . zeki, kurnaz smash: gürültüyle , şangırtı , şangır şungur smith: demirci, nalbant                                         smooth: düzleştirmek ,. düz, pürüzsüz, akıcı smuggle:. kaçakçılık yapmak snack: aperatif, hafif yemek snag: takılmak, tökezlemek ,.budak, engel snail: salyangoz snake: kıvrıla kıvrıla gitmek yılan snub: kötü davranmak kötü davranma, hakaret , kalkık uçlu so: . o kadar, pek, demek ki bğ. yani ünl. öyle mi so far: şimdiye kadar soak: ıslanmak ,içkici, ıslatma soap:. sabunlamak ,sabun soccer: futbol social: kilise üyelerinin resmi olmayan toplantısı , sosyal society: toplum, dernek, sosyete sock: tokat atmak kısa çorap, tokat socket: göz çukuru, oyuk, priz sofa: kanepe, sedir soft: zf. yumuşakça i. kafasız s. yumuşak, hafif, belli belirsiz softly: yumuşakça soil: kirletmek , toprak, gübre solar: sgüneş soldier: askerlik yapmak , asker solemn: ciddi, resmi solid: katı cisim , katı, sert, sağlam solidarity: dayanışma, birlik solution: çözelti, eriyik some: bazı , biraz somebody: birisi somehow: zf. bir türlü, her nedense someone: zm. biri, birisi som ething: bir şey sometime: bir gün sometimes: bazen somewhere: . bir yerde son: ünl. oğlum , erkek çocuk ök. oğlu song: şarkı, türkü soon: yakında, erken sophisticated: bilgili, içerikli sore: yara ,yaralı, ağrılı sorrow: üzülmek , acı, üzüntü, matem