ŞEYH ŞAMİL VE KAFKASYA GAZAVATI II – M.YASİN ÜSTÜN
Şeyh Mansur bu durumu çok olumlu karşılayıp sonraki süreçte yerli
kabileler ile Osmanlı arasında bir köprü vazifesi görmeye başladı.
Kabilelere gönderdiği mektuplarda Osmanlı’nın yaptığı
yardımdan ve Rusları Kafkaslardan atmanın hâlâ
mümkün olduğundan bahsedip onları da harekete geçirdi.
Osmanlı’nın Rusya’ya savaş ilan etmesiyle planlar uygulamay a
konuldu. Bütün iyi niyetlere rağmen bundan sonra vuku bulan
savaşlarda hem sayı olarak çok hem de silah üstünlüğüne sahip
Rus birliklerine karşı peş peşe yenilgiler alan Şeyh Mansur, Anapa
Kalesi’ne çekilmek zorunda kaldı.
Burada, Kafkasya’daki savaşlar boyunca sıklıkla karşılaşılan iki
husustan bahsetmek gerektir. Birincisi Şeyh Şamil dönemine kadar
Kafkas halklarının organize ol(a)mayıp disiplinsiz hareket etmeleri,
ikincisi ise Rusya’nın teknik üstünlüğüdür. Zira savaşların
başlangıcında kabilelerin topu yoktu, hatta bazı kabilelerin topun
varlığından dahi haberi yoktu. Mesela Kont Potemkin’in başlattığı
yukarıda bahsi geçen harekâtta Rus ordusunun 35 topu ve 8000
askerlik düzenli birliği vardı (ki buna Rus yanlısı kabilelerden aldığı
desteği de ekleyince sayı hayli artmaktadır). Yerlilerin çok daha
cesur ve savaşçı olmalarına karşın Rus ordusunun uzun vadede
başarılı olmasının bir diğer önemli sebebi de mücahidlerin
umumiyetle disiplinden yoksun olmalarıydı.
Velhasıl kelam, Ruslar Anapa Kalesi’ne yaptıkları 1787 ve
1789’daki iki kuşatmada da kaleyi düşüremediler ancak Serasker
Battal Paşa’nın taarruz seferinde mağlup olup esir edilmesiyle
durum yine Ruslar lehine döndü. Bu esnada Kont Potemkin’in
yerine atanan Kont Gudoviç büyük bir birlikle
Anapa’ya yöneldi. 15 piyade taburu, 3000 keskin nişancı, 54
süvari bölüğü, 2 Kazak alayı ve 50 topla birlikte kuşattığı Anapa’yı
22 Haziranda düşürdü. Kuşatma süresince Ruslar 93 subay ve
4000’den fazla er kaybedince, sayıları 15000’e varan kale
muhafızları, Kafkas savaşlarında sık sık görüleceği gibi, Ruslar
tarafından şehit edildiler.
45