ŞEYH ŞAMİL VE KAFKASYA GAZAVATI II – M.YASİN ÜSTÜN
Zira ‘bir düşman ne kadar cesur olursa o kadar çok saygı hak
eder ve ona fazlasıyla merhamet edilir’ anlayışı Ruslara tamamen
yabancıydı.
Savaş sonunda Kont Gudoviç’i ele geçirilen toplar, havanlar ve
sancaklardan daha çok sevindiren bir şey vardı; Şeyh Mansur.
Kale kumandanı Mustafa Paşa ve Battal Paşa’nın oğlu Tayyar
Paşa ile birlikte esir alınan Şeyh Mansur bizzat Çariçenin
talimatıyla St. Petersburg’a götürüldü. Çarlık
sarayında Katerina ile görüştükten sonra da Beyaz Deniz
kıyısındaki bir manastıra (Şebselburg/Schülüsselburg
Kalesi'ne) nakledildi ve yaklaşık iki sene orada esaret hayatı
yaşadı. 13 Nisan 1794 tarihine gelindiğinde Kafkasya direnişinin ve
hürriyet savaşının sembol isimlerinden Şeyh
Mansur vefat etti yahut idam edilerek şehit edildi.
Büyük imam, mücahid, Şeyh Mansur ‘un maddi kazanımları yok
denecek kadar az olsa da Müslümanlara verdiği ideal olan
hürriyet düşüncesi vefatından sonra 70 sene daha devam eden
savaşların fikrî temelini oluşturmuştur. Hatta denilebilir ki onun
açtığı bu yol ve bu ideal bugün dahi
dipdiridir.
Şeyh Mansur hakkındaki birkaç mühim husustan da ayrıca söz
etmek lazımdır. Her ne kadar birbirinden kopuk hatta çoğu
zaman birbirine düşman olan kabileleri bir araya getirmeye
muvaffak olamasa da bunu düşünen, idealize eden ve
Kafkasların hürriyetinin buna bağlı olduğunu ilk fark eden
kişi Şeyh Mansur’dur. Bunun yanında dinî kimliğiyle komutanlığını
birleştirip Kafkas savaşlarının sonraki yıllarında da karşılaşacağımız
‘mücahid mürşidler’ önderliğindeki gazavatı başlatan kimsedir.
Son söz olarak; Şeyh Mansur, Kafkasya cihadının sürekliliğini
öngörmüş ve şöyle demişti:
‘Ben yalnız hazırlamaya memurum, benden sonra biri çıkacak ki o
icraya memurdur.’
46