Haziran haziran | Page 46

ŞEYH ŞAMİL VE KAFKASYA GAZAVATI II – M.YASİN ÜSTÜN Zira ‘bir düşman ne kadar cesur olursa o kadar çok saygı hak eder ve ona fazlasıyla merhamet edilir’ anlayışı Ruslara tamamen yabancıydı. Savaş sonunda Kont Gudoviç’i ele geçirilen toplar, havanlar ve sancaklardan daha çok sevindiren bir şey vardı; Şeyh Mansur. Kale kumandanı Mustafa Paşa ve Battal Paşa’nın oğlu Tayyar Paşa ile birlikte esir alınan Şeyh Mansur bizzat Çariçenin talimatıyla St. Petersburg’a götürüldü. Çarlık sarayında Katerina ile görüştükten sonra da Beyaz Deniz kıyısındaki bir manastıra (Şebselburg/Schülüsselburg Kalesi'ne) nakledildi ve yaklaşık iki sene orada esaret hayatı yaşadı. 13 Nisan 1794 tarihine gelindiğinde Kafkasya direnişinin ve hürriyet savaşının sembol isimlerinden Şeyh Mansur vefat etti yahut idam edilerek şehit edildi. Büyük imam, mücahid, Şeyh Mansur ‘un maddi kazanımları yok denecek kadar az olsa da Müslümanlara verdiği ideal olan hürriyet düşüncesi vefatından sonra 70 sene daha devam eden savaşların fikrî temelini oluşturmuştur. Hatta denilebilir ki onun açtığı bu yol ve bu ideal bugün dahi dipdiridir. Şeyh Mansur hakkındaki birkaç mühim husustan da ayrıca söz etmek lazımdır. Her ne kadar birbirinden kopuk hatta çoğu zaman birbirine düşman olan kabileleri bir araya getirmeye muvaffak olamasa da bunu düşünen, idealize eden ve Kafkasların hürriyetinin buna bağlı olduğunu ilk fark eden kişi Şeyh Mansur’dur. Bunun yanında dinî kimliğiyle komutanlığını birleştirip Kafkas savaşlarının sonraki yıllarında da karşılaşacağımız ‘mücahid mürşidler’ önderliğindeki gazavatı başlatan kimsedir. Son söz olarak; Şeyh Mansur, Kafkasya cihadının sürekliliğini öngörmüş ve şöyle demişti: ‘Ben yalnız hazırlamaya memurum, benden sonra biri çıkacak ki o icraya memurdur.’ 46