Sultan Ahmet Camii
Yasemin Dutoğlu
Marmara Denizi, Boğaziçi ve Haliç’in
kucaklaştığı noktada bir inci tanesi gibi
duran Aziz İstanbul, fetihten itibaren 300
yüz yıl içinde yavaş yavaş Türk ve
Müslüman elbisesine büründü.
Hiç
kuşkusuz bu değişimde baş rol selatin
camilerinindir. Fatih Sultan Mehmet’in
Fatih camisini yaptırması ile başlayan
şehrin imarı, ardından gelen sultanların,
zaferle sonuçlanan seferlerden elde
edilen ganimetle birer camii inşa
ettirmesinin
bir
gelenek
haline
dönüşmesi ile devam etmiştir. Böylelikle
İstanbul’un yedi tepesi birbirinden güzel
camilerle ziynetlendi ve O’nu dünya
şehirleri arasında emsalsiz bir konuma
getiren o eşsiz silüet oluştu.
Deniz yoluyla İstanbul’a gelenleri ilk önce
Ayasofya ve Sultan Ahmet camilerinin
heybeti karşılar. Üsküdar ve Kadıköy
taraflarından bakınca aralarında bin küsur
yıl bulunan ve aslında iki farklı
medeniyetin ürünü olan bu yapılar
birbirinden asla ayrı düşünülemeyecek
ikiz kardeşler gibi el ele dururlar. Güneş
bu muhteşem kubbeler ve minareler
arasında ufka doğru süzülürken oluşan
renk cümbüşü ile gün batımlarının
seyrine doyulmaz.
14. yaşında tahta çıkmış 14. Osmanlı
padişahı Sultan I. Ahmet Han 14 yıllık
saltanatı boyunca bir çok önemli işe imza
atmıştır. Kendisinden önce başlamış olan
Avusturya ve İran ile sürtüşmeleri
sonuçlandırmış,
celali
isyanlarını
bastırmıştı. Denizlerde önemli başarılar
kazanmış, kardeş katli uygulamasını
kaldırtmıştı. O’nun döneminde devletin
yüzölçümü azami sınırlarına ulaşmıştı. 43