Haziran 2019 haziran2019 | Page 21

Adı Elzem Uğur Canbolat ONU kamburlaşmış sırtı ile hatırlıyorum. Dünyanın tüm derdini yüklenmiş de taşıyor gibiydi. Yüzüne baktığınızda içinden çıkılamayacak kıvrımlar barındıran en zorlu harita ile karşı karşıya olduğunuzu anlardınız. Boşa yaşamadığı belliydi. Felek onu çemberinden geçirirken epeyce silkelemişti. Aydınlık bir insandı. Yanında oturduğunuz her an içinize ışıktan huzmeler düşerdi. Giderek ışıdığınıza inanırdınız. Sözleri yormazdı. Sohbeti can suyu gibiydi. Kelimelerinde diriltici bir nefes vardı sanki. Dilhânesi mamurdu. O sebeple de imar ediciydi cümleleri. Ne vakit yanında bulunsam kalkındığımı hissederdim. Yıkılmış, kıyılmış tüm yanlarım şifa bulurdu. Kendime olan ağırlığım ortadan kalkar tüy kadar hafiflerdim. Beni bir dostum tanıştırmıştı. Gel seni yıkık birine götüreyim demişti. Şaka yaptığını düşünüp aldırmamıştım ama sormadan da duramamıştım neden diye. Çünkü sen bugün yıkıksın. Virânesin. Hâlden anlayan birine ihtiyacın var. Harap olan harap olanı anlayabilir ancak demişti. İtiraz edememiştim. Gitmiştik. Çayı çaya ekledik, muhabbeti muhabbete uladık. Akşamın alacası gecenin zifiri karanlığına yerini terk etmekle kalmamış sabahın aydınlığına erişmiştik. Ne çaya doymuştuk ne de muhabbete. Doyamadık efendim dedim. Muhabbet doyulmaz bir pınardır imanım diye cevapladı. Doyulsa ona muhabbet diyemezdik zaten diyerek de sözünü perçinledi. 21