Havacılık Tıbbı Derneği - Bülten Sayı 25 | Page 12

2014 SAYI: 25 HAVACILIK VERTİGOSU VE UÇUŞ KORKUSU Uçmak için yaratılmamış olan insan, hiçbir zaman uçabilir niteliklere sahip olmamıştır. Ancak yoğun uçma arzusu ile entelektüel gücünü kullanarak mekanik uçuşu gerçekleştirebilmiştir. Bu süreçte içgüdüsel olarak tehlikeden kaçınmanın (tehlikeleri daha hafif algılamanın) yolu olarak savunma mekanizmalarını kullanmış ve uçmayı kendi normal aktivitelerinin içine dahil etmiştir. Böylece uçuş korkusu kompanse edilmiş ve uçuş yapmanın önündeki psikolojik engel kaldırılmıştır. İronik olarak, uçuşun keşfinden önce uçma isteği anormal olarak değerlendirilmiştir. Ama artık uçuş korkusunun anormal olarak değerlendirildiği bir çağda yaşamaktayız. Uçuş korkusu temel olarak psikolojik savunma mekanizmalarının yetersizliği sonucu oluşur. En önemli faktör kuşkusuz anksiyetedir. Aşağıda sunulan olguda, havacılık vertigosu sonucu oluşan anksiyetenin genç bir savaş pilotunda uçuş korkusuna nasıl yol açtığı incelenmiştir. Olgu: 27 yaşında, savaş pilotu, 463 saat uçuş tecrübesi var. Yalnız uçuşlarda özellikle de bulutlu havalarda güven kaybı şikâyeti ile başvurmuş. 29 Haziran 2001’de bulutlu bir havada uçuş yaptığı esnada oryantasyonunu kaybetmiş (havacılık vertigosu=spatial disorientation) ve hemen supervisoru ile telsiz teması kurmuş, otopilotu kullanması tavsiye edilmiş, daha sonra da güvenli bir şekilde inebilmiş. 20 Temmuz 2001’de gene bulutlu bir havada pistte kalkış hazırlığı sırasında, uçuşu yapamayacağını söyleyerek geri dönmüştür. Bu olaydan sonra pilot tek başına uçamayacağını açıklamış ve Havacılık Tıbbı Merkezine sevk edilmiştir. Pilotun cesaretini kıran iki olaydan ilki, bulutlu bir havada Mig-23 uçuşunda oryantasyonunu kaybetmesiydi. Bulut içinde yeryüzünü göremediği koşullarda yaşadığı disoryantasyon, göstergelere bakana kadar devam etti. Göstergelere bakarak uçağı düzeltmesine rağmen anksiyete hissi arttı. Bir süre sonra göstergelere baktığında sağa doğru yattığını anladı ve tekrar düzeltti, ancak bu defa tamamen kafası karıştı ve korku duydu. Levyeyi aşırı sıktığını fark etti. Durumunu merkeze bildirdi ve alçalmaya başladı. Bulutlar yarılıp yeryüzünü gördüğü an oryantasyonunu tekrar kazandı ve yere güvenli iniş yaptı. İkinci olay T-77 uçağındaki manevra sortisi sırasında meydana geldi. Hava parçalı bulutluydu. Geri dönüşte yaklaşma ve iniş için sırasında kolundaki lider uçağına çok yakın olduğunu fark etti. Biraz uzaklaşmak için sola döndü. Lideri ararken bulutların içine girdi. Bir süre sonra göstergelere baktığında uçağın hızının düşmekte olduğunu, irtifanın ise arttığını gördü. Yeniden oryantasyonunu kaybetti. Göstergelere güvenerek uçağı 652 Haziran düzeltti . Yeryüzünü gördüğünde oryantasyonunu yeniden kazandı fakat anksiyetesi arttı. Bulutların içindeyken uçuş kulesinin onu iki kere aradığını ve cevap vermediğini hatırlamadı... Pilotun yaşadığı iki olay da onu oldukça kaygılı hale getirdi. Bu kaygısı yüzünden yalnız uçmayı reddetti ve korktuğunu itiraf etti. Havacılık Tıbbı Merkezinde yapılan tıbbi muayenelerde KBB ve Göz yönünden organik herhangi bir patoloji bulunamadı. Psikolojik değerlendirmesinde; çarpıtılmış algılar, aşırı uyarılmışlık, aşırı tepkisellik ve durumsal anksiyete bulundu. Tartışma: Uçuş korkusu sendromu; önceki mesleki kariyeri boyunca uçuş etkinliklerine uyumsuzluk göstermeyen uçucu personelde, çeşitli savunma süreçleri ve uyumsuz süreçlerle birlikte içsel ve dışsal çatışmalar, engellenme, güvensizlik ile karakterize olan ve aşırı anksiyete ortaya çıkaran kompleks bir tepki olarak tanımlanır. En temel belirti, anksiyete ve uçuşla ilgili gerçekçi olmayan korkudur. Anksiyete, bu vakada pilotun bulutlu hava koşullarında yaşadığı disoryantasyon sonucu oluşmuştur. İki durumda da bulutlu hava koşulları pilotun yalnız uçuş korkusunu arttırmıştır. Bulutları her gördüğünde yeniden disoryante olacağı endişesiyle anksiyetesi artmış, uçma fobisinin temelindeki ölüm korkusunu tetiklemiştir. Literatüre bakıldığında, pilotların havacılık vertigosu sonucunda uçuş korkusu yaşadıklarını gösteren benzer olgular bulunmaktadır. Bunların çoğunda yalnız uçuş görevleri sırasında akut anksiyete ataklarının ortaya çıktığı gözlenmiştir. Bu ataklar gizli uçuş korkularının varlığı ile ilgilidir. Yardımcı pilot varken uçmaktan korkmamak, uçmaktan ziyade daha çok havacılık vertigosundan korkulduğunun bir göstergesidir. Bulutlu hava koşullarındaki sınırlı duyumsal algılar, fobik tepkilere yol açabilmektedir. Anksiyete, uyarılmışlık durumu ve yön kaybı arasındaki ilişkinin uçuş korkusuna olan etkisi tahmin edilebilir düzeydedir. Uçuş koşullarına bağlı durumsal anksiyete, aşırı tepkisellik gibi belirtiler, genel popülasyon için normal olarak düşünülse de, pilotlar için normal sayılmaz. Havacılık vertigosu, pilotlarda uçuş korkusu derecesinde fobik anksiyeteye yol açabilen bir unsur olarak dikkatten uzak tutulmamalıdır. Kaynak: Rao KN, Gomez G. Spatial disorientation and fear of flying. Ind J Aerospace Med. 46(2): 44-47, 2002 Ç