Havacılık Tıbbı Derneği - Bülten Sayı 20 | Page 21
Ağustos
2009’a kadar bu oran toplam kazalarda
%11 ve toplam can kayıplarında %26’dır.
Yaklaşık 10 yıl önce, askeri havacılıkta
SD araştırmalarıyla ilgili bir dalgalanma
oldu. Bu konuda sayısız makale yazıldı.
ABD Deniz Kuvvetleri Havacılık güvenliği
uzmanı Wechgelaer, Navy kaza verilerini
incelediğinde; 1) SD’nin eksik raporlandığı, 2) SD kazalarının daha ölümcül olduğu,
3) SD kazalarının azalmadığı, 4) SD kazalarının pilotun deneyimine bağlı olmadığı
– bütün pilotların bunu yaşayabileceği, 5)
SD kazalarının milyonlarca dolara mal olduğu, 6) SD’ye bağlı mali kayba göre buna
verilen önemin çok az olduğu sonuçlarına
vardı.
2003’de Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, önlenebilir kazaların azaltılması ve
kaza oranının %50 azaltılması için çalışma başlattı. 2009 tarihli isabetli bir raporda, SD eğitiminin 70 yıl öncesinden farklı
olmadığını ve verilen eğitimin SD’nin yol
açtığı mali kayıpla orantısız olduğunu söylediler.
Sonuç olarak, birçok araştırmacının çabalarına rağmen SD, pilotları öldürmeye
devam ediyor. Hiçbir pilotun SD’ye karşı
bağışık olmadığı bilinmelidir.
SD Kazaları ve Gelişmiş Teknoloji ile
İlişkileri
• Su ortamında SD: 1941’de, San Juan
Körfezi’nde alacakaranlıkta suya iniş yapmaya çalışan Pan American Havayollarına
ait bir “uçan bot”un pilotu suya çok alçak
bir burun dalışı yaptı; 2 kişi öldü ve uçak
tahrip oldu. Pilotun 11.284 uçuş saati vardı
ancak yine de uçuşun kritik bir evresinde
çevresini yanlış algıladı. Büyük bir olasılıkla pilot yumuşak su yüzeyinden çok
yüksekte olduğu yanılgısını yaşadı ve gereksiz bir alçalma gerçekleştirdi. 2006’da
tecrübeli bir kabin ekibi ve 5 yolcu, karanlık bir gecede suyun üzerindeki bir petrol
platformuna inmeye çalışırken hayatlarını
kaybetti. Pilotlar, ufku ve arazi özellikleri
olmayan bir çevrede, zor bir görsel yaklaşma yaparken görsel algılama ve oryantasyon sorunu yaşadılar. Bu trajik kaza ve
benzeri Kuzey Denizi helikopter kazaları,
görüşün azaldığı durumlarda pilotlara görsel olarak yardımcı olmak üzere, helipad
ışıklandırma yapılarının geliştirilmesi için
araştırmalar başlatılmasına yol açtı.
• Kısıtlı görüş olan çevre ve şaşırtıcı vestibüler girdi: Yukarıda anlatılan 2008 tarihli
F-16 kazası, 1999’daki trajik ve çok bilinen John F Kennedy Jr, karısı ve eltisinin
kazası ile benzerlikler taşımaktadır. JFK Jr.
yetkili pilot değildi ancak benzer bir rotada daha önce gece görsel kurallara (VFR)
uygun olarak uçmuştu; ancak kaza gecesi
ufuk çizgisi yoktu ve hava şartları görüşü
büyük ölçüde engelliyordu. Dolayısıyla
vestibüler yanılgılarını engelleyecek görsel
referanslar yoktu; sonuçta Doğu Sahili’nde
SD kaynaklı suya çakılma yaşandı. Bu kaza
“Gece VFR’i” kavramındaki çelişkiyi de ortaya koydu ve pilotlar araç yetkisi olmadan
gece uçuşu yapmanın sakınca, risk ve tehlikelerini daha iyi anladılar.
SAYI: 20
• Kara delik yanılgısı: 1974’de, Ameri-
kan Samoası’nda, Pago Pago Uluslararası
Havaalanında, Pan American World Havayollarına ait Boeing 707’nin kalkış pisti
yakınında düşmesinde kara delik yanılgısı
etken oldu. Uçaktaki 101 kişiden sadece
5’i sağ kurtuldu. Kaptan pilot 17.414 uçuş
saati olan tecrübeli bir pilottu ve alet uçuşundan görerek uçuşa geçti; ancak, kısıtlı
görüş, yetersiz ölçme aletleri ve ekibin
diğer üyelerinin iniş açısını fark etmemesi
yüzünden aşırı dik iniş açısını düzeltemedi (Black Hole Approach). 1997’de Kore
Havayollarına ait bir Boeing 747 A.B. Won
Guam Uluslararası Havaalanı’na bir gece
inişi yaparken, pistten 6,1 km (3,3 nm)
önce yere çakıldı, uçaktaki 228 kişi öldü#.
60 milyon dolarlık uçak, neredeyse 9 bin
uçuş saati olan, Seul’den Guam’a 8 kez uçmuş ve 1 ay önce aynı uçuşu bir 747 ile
yapmış tecrübeli bir pilot tarafından kullanılıyordu. NTSB kazayı yetersiz bilgilendirme ve uçuş aletleri prosedürüne bağladı;
ancak, pilotun görsel olarak yaklaşması
gerekiyordu ve o karanlık ve yağmurlu
gecede suyun ve dağlık arazinin üzerinden “kara delik” olarak bilinen alana girdi.
Uzun ve ince pist hafif yukarı eğimliydi ve
karanlık gece yüzünden eğer pilot görsel
olarak doğrudan yaklaşmayı denediyse de,
çevre ve pist şartlarının birleşmesi sonucu,
kısa yaklaşma yanılsamasına kapılıp, piste
varmadan iniş yapmış olabilir.
• Somatogravik yanılsama veya kara gece
kalkış yanılsaması: 1958’de, Northwest
Havayollarına ait bir Douglas DC-6B,
Minneapolis’den kalktıktan kısa bir süre
sonra düştü ve uçak tahrip oldu; neyse ki
can kaybı olmadı. Görsel gece kalkı İ