Havacılık Tıbbı Derneği - Bülten Sayı 20 | Page 12
Ağustos
SAYI: 20
HAVACILARIN ORUÇLU OLMASI
Ramazan ayı boyunca ev, iş ve araç
kazalarında artış olduğu bilinmektedir.
Uzun yaz günlerinde 16 saat aç ve susuz (sigara tiryakileri için nikotinsiz) kalmanın vücudunu ve beynini etkilemediğini samimi olarak söyleyenler var; ama
bu sübjektif his ne kadar doğrudur? Orucun manevî hazzıyla etkilenmediğini
düşünenler de mutlaka sinsi fiziksel ve
zihinsel zafiyetler içinde olabilirler. En
başta vücudun yeterli sıvı alamamasına
bağlı dehidrasyon; ilâveten kan şekeri
düşmesine bağlı hipoglisemi durumlarının bir dizi performans kaybı belirtilerine yol açacağı kesindir. Kan basıncında
düşme, reaksiyon zamanında uzama,
kas gücünde azalma, koordineli hareketlerde, görme keskinliğinde, dikkat
ve bellekte bozulmalar mutlaka az veya
çok ortaya çıkacaktır. Tahammülsüzlük,
sinirlilik ve tepkisel davranışlar da açık
veya örtülü biçimde kendilerini gösterecektir... Bu nedenle kritik görevler
yapan, masum insanların yaşam sorumluluğunu taşıyan kişilerin görev harici
günlerde oruç tutmaları, profesyonellik
adına da, dinimizce de doğru olandır.
Bugüne kadar resmi sebebi ‘pilotun
oruçlu olmasına’ bağlanmış bir uçuş
kazası raporu yoktur. Bu sevindirici bir
bilgidir; ancak şu iki kaza öyküsündeki şüpheli unsurlar dikkat çekicidir: İlki
29 Temmuz 2010 günü Pakistan’da Air
Blue Havayollarına ait Airbus 321 tipi
yolcu uçağının İslamabad yakınlarında
tepelere çarpması, uçaktaki 152 kişinin
ölmesi olayıdır. 62 yaşındaki Kaptanın
hipertansiyon, diyabet ve kalp hastası
olduğu, dindar bir kişi olarak tanındığı,
yasak olmasına rağmen sakal bıraktığı,
kazadan önceki gün Berat kandili olduğu için gece ibadet edip uykusuz kaldığı,
muhtemelen o gün oruçlu olduğu... gibi
bilgiler basında yer almıştı. İkinci olay,
3 Ağustos 2011 günü Endonezya’da düşen ve 10 kişinin öldüğü Bell-412 helikopteri kazasıdır. Kaza Ramazan ayında
olmuştu ve pilot muhtemelen oruçlu idi
(1). Her iki olayda da pilotların oruçlu oldukları da, kazaların oruca bağlı
performans kaybıyla alâkalı olduğu da
kesin değildir. Ama özellikle karayollarında Ramazan ayı boyunca belirgin biçimde artan kazalara bakılarak, oruçlu
sürücülerde görülen psikomotor performans bozukluğunun pilotlarda da görülmemesi için bir neden olmadığı üzerinde düşünülmelidir.
Oruç tutmanın kazalar üzerindeki et-
400
kilerine dair örnekleri bazı İslam ülkelerinden vermek belki daha ikna edici
olabilir: S.Arabistan’dan, Yemen’den,
Fas’tan, Umman’dan ve Birleşik Arap
Emirlikleri’nden gelen yazılarda, Ramazan ayında trafik kazalarının belirgin
şekilde arttığı dürüstçe ifade ediliyor.
Sabahın erken saatlerinde sahura kalkmanın uyku düzenini bozup gün boyu
sersemlik yaratabileceği; yorgunluk,
baş ağrısı, baygınlık hissi, konsantrasyon azalması ve karar verme hatalarının “ölümcül bir kokteyle” dönüşebileceği bu yazılarda açıkça vurgulanıyor
(2,3,4,5). Hele ki diyabet, astım, ülser,
depresyon, kalp-tansiyon hastalıkları vs.
olan kişilerin oruç nedeniyle sağlık ve
performans durumlarının daha da kötüleşeceğini tahmin etmek için doktor
olmaya gerek yoktur.
Bu seneki ramazan ayında Mısır’da Ezher Üniversitesi İslami Araştırma Akademisi, aşırı sıcak bölgelerde oruç tutulamayabileceği yönünde fetva verdi.
Konuyla ilgili açıklama Üniversitenin
İslami Araştırma Akademisi Üyesi Hamid Ebu Talib tarafından yapıldı. Talib,
“Böyle durumlarda oruç tutmayabilir.
Ramazan ayında bir bölgede sıcaklar
artar ve oruç tutmak zor bir hal alırsa, o
gün oruç bozulup başka bir günde kaza
edilebilir” diye konuştu.
Oruç ibadetinin amacının insan hayatını tehlikeye sokmak olmadığını kaydeden Talib, fırın işçileri gibi ağır işlerde
çalışanların Ramazan ayında oruç tutmayıp, oruç tutmanın daha kolay olacağı zamanlarda kaza yapmalarının caiz
olduğunu belirtti.
Sudan İslam Fıkıh Akademisi de Ramazan ayında sıcaklığın artması sonucu
oruç tutmanın zorlaştığı Sudan’ın başlıca liman şehri olan Port Sudan ve civar
şehirlerinde oruç tutmamanın caiz olduğu fetvasını verdi. Port Sudan’da sıcakların 50 dereceye ulaştığına ve sıcaklık
nedeniyle bölgeden başka şehirlere göç
başladığına dikkati çeken Akademi,
yetkili makamlara bölgedeki camilere
elektrik ve kamu hizmeti verilmesi çağrısında bulunmuştu.
Biz Ramazan ayında görev günlerinde
kokpit, kule ve teknik ekiplerin oruç tutmamaları, bunu görev dışı günlere ertelemeleri gerektiğini yıllardır söylüyoruz.
Bir uçuş doktoru olarak bu uyarımızı,
operatör performansını şu veya bu ölçüde azaltan tüm unsurlara (katı diyet, alkol, sigara, yorgunluk, uykusuzluk, ağır
spor, stres, jet-lag, vs) karşı da yıllardır
yapmaktayız.
Oruç kısıtlamasını; spor hekimleri müsabakaya çıkacak sporculara, öğretmenler
sınava girecek öğrencilere, ilâhiyatçılar
kritik işler yapan herkese yapmaktadırlar. Açık kalp ameliyatı yapacak bir doktorun oruçlu olması ne kadar yanlışsa;
günde 4 bacak uçuş yapan bir pilotun,
yüzlerce hava trafiğini yöneten bir kontrolörün, ya da uçağa ameliyat eder gibi
teknik müdahalede bulunan bir personelin oruçlu kafayla bu işleri yapması
da o kadar yanlıştır diye düşünüyoruz.
Bunun dini bir vecibeye karşı çıkmak
gibi çarpıtılarak algılanması ve yandan
vuruşlar yapılması, konunun özünü kaybettirir. Fas’ta Ulaştırma Bakanı pilotların oruç tutmamaları gerektiğini açıkça
ifade ederken (6), bizde her