yapılmıştır.” Gıda güvenliğinin sağlanmasına ilişkin ciddi çalışmalar 1900’lerden sonra
başlamıştır. Bilhassa ikinci dünya savaşından sonra ekonomik istikrarı sağlamak ve
kalkınmayı gerçekleştirme amacıyla kurulan ulusları kuruluşların arasında yer alan
FAO söz konusu alanda uluslararası çapta faaliyet gösteren en yetkili kuruluş olarak
karşımıza çıkmaktadır. Yeşil Devrim, gıda güvenliği konusunda en çok tartışmaya
sebep olan gelişmelerden biridir. Yeşil Devrimle birlikte, bilhassa gelişmekte olan
ülkelerde yaşanan açlık, kıtlık vb. sorunlarla mücadele etme adına, birim alandan daha
fazla verim alınması amacıyla yoğun kimyasal girdiler tarım sektörüne girmeye
başlamıştır. 1980’lerde başlayan bu dönemde bilinçsiz ve yanlış ilaç kullanımı, kimya
gübrelerin kullanımı sonucunda ekolojik denge bozulmaya başlamış olup, bu durum
çevre ve insan sağlığı üzerinde negatif etkiler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu nedenle
özellikle gelişmiş ülkelerde artan tüketici bilinci ile birlikte sürdürülebilir tarım ve gıda
güvenliği kavramları tartışılmaya başlanmıştır. Artan bilinçle birlikte gelen tartışmalar
başta FAO olmak üzere uluslararası kuruluşların, diğer ülkelerinde katılımıyla
gerçekleştirdikleri gıda zirveleri ve çeşitli konferanslarla, gıda güvenliği konusunda
çalışmalarda bulunmuşlardır.
20. yüzyılda bilim ve teknolojideki gelişmelere paralel olarak, tüketici tercihlerinin hızla
cevaplanabilmesi, gıda üreticilerinin küreselleşme sürecinde serbest rekabet
ortamında ayakta kalabilmesi için üretim ve yönetim sistemlerinde kalite güvencesi, iyi
üretim uygulamaları vb. yeni uygulamalar getirmiştir. Söz konusu uygulamalardan
“genetiği değiştirilmiş organizmalar” tarım sektörüne girmeye başlamıştır.
Küreselleşmenin etkisiyle birlikte uluslararası tarım ürünleri ticaretinin yaygınlaşması
gıda zinciri açısından, gıda güvenliğine uygun stratejiler geliştirmeyi zorlaştırmaktadır.
Bunun en temel sebebi, her ülkenin farklı mevzuat ve kalite güvenlik uygulamalarının
oluşudur. AB topluluk içindeki ülkelerin birbiriyle olan tarımsal ürün ticaretinde belli
kurallar getirmiş ve üçüncü ülkelerle yapılan ticarette kendi prosedürlerine uymasını
talep etmektedir. Tarladan sofraya şeklinde tanımladığı gıda güvenliği prensibiyle tüm
süreçlerde bu prosedürleri uygulamaya çalışmaktadır. Türkiye açısından gıda
güvenliğinin gelişimi AB’ye uyum çalışmalarıyla hız kazanmıştır. Türkiye’nin söz
konusu alanda FAO gibi kuruluşlara üyeliğinin yanında bu kuruluşların yapmış olduğu
faaliyetlerde bulunmaya çalışmaktadır.
6