Ayrıca , “ register ” veya “ şirketin dil tonlaması , politikası ” na dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum . “ Marka müşteriye hangi üslupta yaklaşıyor ?” sorusunu sormak gerekir . Google ’ da iş yaptığım zaman , sırf bu konuya bile el kitapçıklarında yer verilmişti . Bu yüzden uzman kişinin , markayı iyi tanıması da gereklidir . Bu gereklilikleri sınırlamalar olarak düşünebiliriz ve bunların dışına çıkılmaması gerektiğini söyleyebiliriz .
Geçmiş , günümüz ve gelecek sektör şartlarında çeviri ve yerelleştirme çalışmalarını değerlendirir misiniz ?
Çevirinin tarihi çok uzun bir geçmişe Cicero ’ ya kadar dayanıyor ancak yerelleştirme biraz daha yeni ve gelişmekte olan bir alan . Çeviribilimin 1970 ’ lerde bilim olarak kabul edildiğini düşünürsek çeviriyi yeni yeni konumlandırmaya başladık belki de . Ancak yerelleştirme için aynı şeyi söylemek bence henüz mümkün değil . Bu yüzden yerelleştirme çalışmaları henüz yeni şekillenen bir alan olmasıyla , teknoloji ve dijitalliğin de gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla uzmanlara genellikle normal bir çeviri sürecinden daha farklı tecrübeler yaşatıyor . Bu da yapılan akademik çalışmalarda zaman zaman çeviribilim ve yerelleştirmenin aynı çatı altında toplanması tartışmalarını doğuruyor . Gelecek sektör şartlarında bu iki alana birbirinden daha ayrı olarak bakılacağını öngörüyorum . Çünkü çeviri bile kendi içinde birçok farklı alana ayrılabiliyorken yerelleştirmede de bu söz konusu ve bir proje yönetim sürecinde metinlerin yanı sıra teknik operasyonların daha çok içine giriliyor ( bkz : Uluslararasılaştırma için metin kutucuklarının her formatı kabul etmesi konusu ). Biraz uzun bir cevap olacak ancak insan / makine çevirisi konusuna da değinmeden bu konuyu geçemeyeceğim . Yapay zekanın bağlamları ve duyguları da analiz edebileceğini ve çok daha güçlü varsayımlarda bulunabileceği düşüncesinden hareketle makine çevirisinin daha sağlıklı bir hâle geleceğini ancak yine de editörden geçmeden nihai ürünün çıkamayacağını düşünüyorum . Bu yüzden her zaman bir insan elinin değmesi gerekecektir . İnsan çevirisinin yakın gelecekte ihtiyaç dışı kalacağını düşünmüyorum .
Bir çevirmen bir ürünün yerelleştirmesini yaparken dikkat çekici olmak için nasıl bir strateji izlemeli ?
Aslında dikkat çekmek için sadece müşteri veya firmanın beklentilerini karşılamak gibi yaratıcılığı biraz da olsa kısıtlayan senaryolarla karşılaşmıştım . Büyük firmalarda da bu konuda bir rehber kitapçık bulunması bunu destekliyor . Yine de dil dediğimiz şey uçsuz bucaksız bir okyanus . Tek bir doğru yok . Bir ucunda “ overtranslated ”, diğerinde “ poorly translated ” şeklinde bir çizgimiz olduğunu düşünürsek bunun ortalarında kalmak , dikkat çekilmesi için yeterli . Ülkemizde maalesef doğru dil kullanımı bile dikkat çekmeye yetiyor ancak uluslararası standartlarda konuşmak gerekirse , yaptığınız çevirinin kalitesini kaynaklarla kanıtlamanız gerekebiliyor . Hem yerele uygun hem kanıtlanabilir doğal dil teknik alanda yeterli iken , yaratıcılığa biraz daha yatkın reklam veya ürün içi diyalog çevirilerinde dosyanın “ yorumlar ” bölümünde düşünce sürecini akıcı anlatmak ve ikna edici olmak da dikkat çekecek stratejilerden biri olarak düşünülebilir . Çünkü bu bir bilimdir , ölçülebilmeli , deneme yanılmaya açık ve açıklanabilir olmalıdır .
30