geoCED geoCED Sayı 3 | Page 60

SAYI:3 (EYLÜL2019) (hiposantr) denir. İç merkezden yayılan esnek dalgalar yeryüzüne ilk önce ve maksimum şiddetle dış merkez (episantr) adı verilen bir noktaya ulaşır. En çok sarsılan bu bölgeye pleistoseit saha adı verilir. Dünya üzerinde ölçülen en büyük deprem 9.5 büyüklüğündeki Şili depremidir. Pasifik okyanusunda olan ülkedeki deprem o kadar büyüktü ki depremden 22 saat sonrasında Japonya’nın Honşu adasında 6 metrelik devasa tsunamiler gerçekleştirmişti. Bu dalgalar Japonya'da 600 den fazla kişinin ölümüne sebep olmuştur. Daha sonra geri dönen dalgalar tekrardan Şili kıyılarına vurmuştu. 11 Mart 2011 tarihinde ise Japonya'da yaşanan 9 büyüklüğündeki deprem 5 dakika boyunca etkili oldu. Açığa çıkan enerji Hiroşima' ya atılan atom bombasının 600 milyon katına tekabül ediyordu. Dünya'nın ekseni 15 cm kaydı ve dünyanın dönüş hızı artarak 1 saniyeden az bir süreyle günler kısaldı. Japonya'nın bu tür depremlere hazırlıklı olduğunu biliyoruz. Depremde can ve mal kaybı minimum düzeyde yaşanmış olsa da henüz her şey bitmemişti. Depremin ardından 800 kilometre hızla gelen metrelerce yükseklikteki tsunami şehrin yok olmasını garantiler nitelikteydi. 14 metre yüksekliğe varan bu dalgalar 15828 kişinin hayatını kaybetmesine sebep oldu. Ülkemizde ise en büyük deprem 1939 da yaşanan 7.9 büyüklüğündeki Erzincan depremidir. Bu depremde 30000 den fazla vatandaşımızı kaybettik. Tarihlerin 17 Ağustos 1999 gösterdiği an Türkiye'de yaşanacak olan en büyük depremlerden biri meydana gelecekti; Gölcük depremi. Merkez üssü Gölcük olan bu deprem 45 saniye içerisinde binlerce can aldı. Deniz kumlarından yapılan binalar birer birer çöktü. Kimisi enkaz altında hayatını kaybetti, kimisi enkazın altından çıkartılarak hayata yeniden tutundu. Dünyanın her yerinden insanlar kurtarma çalışmalarına yardım etmek için geldiler. Yetersiz teçhizat, iletişimsizlik, git gide azalan zaman yaşama tutunmaya çalışan insanların umutlarını köreltir nitelikteydi. Bilanço ise gayet açıktı. 2010 yılında yapılan Meclis Araştırma Raporu'na göre 18373 kişi hayatını kaybetti. 48901 kişi yaralandı ve 15 milyar dolar zarar söz konusuydu. Depremlerde yaşanan can ve mal kayıpları depremin büyüklüğüne, şiddetine ve süresine göre değişim gösterir. Ne kadar büyüklüğü ve süresine yapacak bir şeyimiz olmasa da şiddetini aslında biz insanlar belirliyoruz. Buradaki en önemli faktör ise ''sözde'' mühendis ve mimarların az gider uğruna çok hayat almalarıdır. Türkiye yakın tarihte birçok büyük deprem yaşamıştır. Gerek Gölcük gerek Van depremi Türkiye'nin ne denli büyük depremler yaşatabileceğini açıklar niteliktedir. Buna rağmen hala alınmayan tedbirler, nüfusun fazla olması ve çarpık kentleşmeyle Türkiye'nin en büyük depremi unvanına İstanbul'un yazılması işten bile değildir. Depremleri önceden kestirmenin hiçbir yolu yoktur. Yalnızca belli bir zaman aralığı verilir ve bu zaman aralığında ''şu büyüklükte bir deprem olabilir'' denilebilir ki, bunlar araştırmalar sonucu gözlemlenen olayların olasılık tahmini niteliğindedir. Deprem hasarlarının artması yerel neotektonik, yerel zemin ve yapılaşmaya bağlı olarak artar. Neotektonik; bölgenin tektonik olaylarında önemli bir değişiklik olmasıyla başlayan ve 59