SAYI:3 (EYLÜL2019)
günümüze kadar devam eden olayların bütününü ele alan bir ifadedir. Yerel zemin;
arazinin hangi jeolojik kayaç ya da formasyondan oluştuğu (ör. alüvyal dolgu ya da
metamorfik kayaçlar, vb.) önemlidir. Arazi eğer yumuşak bir zeminden meydana
geliyorsa depremin şiddeti buna göre artar. Yapılaşma ise binaların büyüklüğü, hangi
malzemeden yapıldığı vb. özelliklere göre değişim gösterir.
Yakın bir jeoloji devrinde sayısız denecek kadar çok kırıklarla parçalanmış olan Türkiye,
Eski Dünya’da kuzey ve güney karalarının ortasından geçen Akdeniz deprem kuşağı
üzerinde yer alır ve zaman zaman şiddetli depremlere uğrar. Lakin litosferin yapısal
özelliklerine bağlı olarak her yerde aynı şiddetle ve sıklıkta oluşmaz. Türkiye’nin
başlıca deprem bölgeleri, Batı, Kuzey ve Doğu Anadolu’nun genç kırıklarla sıralanmış
çöküntü havzalarıdır.
Depremle karşılıklı bir savaş halinde olmamız sadece işleri daha da kötüye götürecektir.
Depremi anlayıp ona göre kendimizce bir plan yapmalıyız. Uzun zamandan beri
medyaya konu olan büyük İstanbul depremi... Geçmişten bu yana her 250 yılda bir kez
gerçekleşen bu deprem henüz gerçekleşmiş değil. Bu kadar büyük bir enerji birikiminin
ortaya çıkaracağı kinetik enerjinin muazzam büyüklükte olacağını kimse inkâr edemez.
Lakin ne zamanını ne de net bir deprem büyüklüğünü söyleyebiliriz. Bu hepimiz için
adeta bir sürpriz olacaktır. Bu deprem İstanbul için kaçınılmaz bir yıkımdır. Bu yıkımın
vuracağı ya da etkileyeceği masum insanların sorumluları bilim düşmanı ve art niyetli
insanlardır. Unutulmamalıdır ki, depremler aslında dünyamızın kendini rahatlatma
biçimidir. Bunu bir felakete dönüştüren biz insanlarız.
KAYNAKÇA:
Türkeş M. 2005. Afet coğrafyası açısından tsunamiler. Cumhuriyet Bilim ve Teknik,
931: 18-19
Karaman E. ve Kibici Y. (2008) '' Temel Jeoloji Prensipleri '' Ankara
Erinç S. (2015) '' Jeomorfoloji I '' Der. Yay. İstanbul
Hoşgören M.Y. (2015) '' Jeomorfoloji’nin Ana Çizgileri '' Çantay Yay. İstanbul
60