SAYI: 3 (EYLÜL 2019)
fazla katılmaktadırlar. Çocukların çevrelerinde doğayla ilgili olanaklar (park, bahçe,
yürüyüş alanları…vs.) arttıkça doğayla iç içe olma isteklerinin de arttığı söylenebilir.
Bir öğrenci kendisinin diktiği ve yetiştirdiği ormandaki bir ağaca, bahçedeki domates
fidesine, saksıdaki renkli çiçeklere çok daha fazla sahip çıkmaktadır ve benimsemektedir.
Çünkü ona su verdiği, toprağına ve fidesine bakım yaptığı aklına gelir ve kendinin
yetiştirdiği domates pazardan alınan domatesten daha özel ve daha lezzetli gelir. Hatta
eğer bu yaştaki çocukların sebze veya meyvelere karşı sevmeme gibi önyargıları varsa bu
yöntemi kullanmak gereklidir. Eğer bir çocuk patlıcanla alakalı yemek sevmiyorsa ona
patlıcan fidesi alın ve ona yetiştirmesini isteyin. Ya da fasulye yemeklerini sevmiyorsa
ondan fasulye yetiştirmesini isteyin. Bu şekilde kendi yetiştirdiği daha özel olacağı için
sevmeme durumu da ortadan kalkacaktır. Bu konuyla ilgili ilköğretim öğrencileriyle
yapılan bir çalışmada çocukların bahçecilik becerilerini ve bahçeye yönelik ilgilerini
artırmak için çocuklar, bahçe projesi kapsamında bahçe çalışmalarına katılmışlardır. 9 ve
10 yaşlarında 70 öğrenci çalışmada yer almıştır. Çocukların bahçe ile ilgili tecrübeleri
yazılı olarak toplanmıştır. Çalışma sonucunda çocukların bahçede edindikleri beceriler,
bahçede zaman geçirme, çeşitli organizasyonlarda yer almalarının bahçeye yönelik
ilgilerini artırmada etkili olduğu tespit edilmiştir. ( TEMA Vakfı, 2013 ) . Okullarda
yapılan bahçeyle ilgili çalışmalar çocukların doğayla olan ilişkilerini arttırmada etkili
olabilir. Bu da bizlere eğitim kurumlarında çocukların oynayabilecekleri veya kendi
ürünlerini yetiştirebilecekleri bir hobi bahçesi alanı bulunması yapılacak olan etkinlikleri
daha nitelikli kılacaktır. Yine ilköğretim 3. sınıf öğrencileri ile yapılan bir çalışmada
öğrencilere doğa yürüyüşü yaptırılıyor. Öğrencilerin yürüyüş yapma sıklıkları arttıkça
ağaçları korumayla ilgili farkındalıkları da arttığı ortaya konuluyor. Her ne şekilde olursa
olsun çocuklar doğanın bir parçası haline getirilmeleri gerekiyor. Çocukların doğaya
çıktıklarında en küçük olayı bile (küçük bir hayvan görmeleri, bir çiçeği görmeleri)
abartarak ve nasıl heyecanla anlatmaları, çok küçük bir dere akıntısına girdiklerinde
(ayaklarını sokunca) farklı hal ve hareketler sergilemeleri ve heyecanla derenin içinde
zıplamaları onlara mutluluk verecek ve onların doğa bilincini geliştirecektir. Doğada
geçirdikleri süreç içerisinde hem çok mutlu olduklarını görürsünüz hem de bu mutluluğun
kaynağı olan etkeni koruma bilinci vermiş olursunuz. Araştırma sonuçları gösteriyor ki
öğrenciler doğayla ne kadar içi içe olurlarsa doğaya o kadar sahip çıkacaklardır.
Sınıf düzeyi arttıkça öğrencilerin doğadan kopma oranları da artmaktadır. Peki doğadan
sıyrılan bu öğrenciler zamanlarını nerede geçiriyor? Elbette ki facebook, instagram,
whatsapp, youtube gibi sosyal medya alanlarında. Özellikle ortaokul ve lise dönemindeki
öğrenciler yaş ilerlemesine bağlı olarak psikolojik ve sosyal durumları da göz önünde
tutularak doğadan uzaklaştıkları görülmüştür. Sosyal medyada zaman geçirmek onlara
20