SAYI: 3 (EYLÜL 2019)
daha cazip gelmektedir. TEMA vakfının İstanbul’da yaptığı bir araştırmaya göre ankete
katılan 7. Sınıf öğrencilerin %76’sı, 10. Sınıf öğrencilerinin %88’i sosyal medya
(facebook-twitter) kullanmaktadır. Buna karşılık öğrencilerin doğa yürüyüşlerine katılma
durumlarına ilişkin %7,1’i haftada bir gün, %5,1’i 15 günde 1 gün, %20,6’sı ayda 1 gün,
%55,7’si hiç gitmedim yanıtlarını vermişlerdi. (TEMA Vakfı, 2013 ) . Anket sonuçlarına
bakıldığında doğadan kopuk bir öğrenci kitlesi mevcut. Ancak istisnai durumlarında
olduğunu söylemek mümkündür. Lisede yaptığımız sosyal etkinlikler neticesinde
etkinliklere katılan lise öğrencilerinin de doğada bulunmaktan son derece haz aldıkları
gözlemlenmiştir. Hatta doğada bulundukları zaman diliminde normal hayatlarında
olmadıkları kadar mutlu olduklarının kendileri bile farkına varmışlardır. Bizler eğitim
kurumlarında doğaya katılan öğrencilerin sayısını arttırmamız gerekmektedir.
Öğrencilerin doğa yürüyüşü veya çadır kampı gibi etkinliklere katılamamalarının önemli
bir sebebi okullarda bu tarz etkinliklerin çok nadir yapılması veya hiç yapılmaması. Eğer
bu tarz etkinliklere önem verilip sayısı arttırılırsa katılan öğrenci sayısı da artmış
olacaktır. Bir keresinde bir öğrenci grubunu ders saatinde Kızılırmak kenarına doğru kısa
bir yürüyüşe çıkarmıştım. Bir öğrenci “Kızılırmak buradan mı geçiyordu” diye tepki
vermişti. Yanı başında duran bir nehirden, bitki topluluklarından, hayvan türlerinden
bihaber bir öğrenci topluluğu var maalesef. Bir çift kuşu bile görmemiş olan bir çocuk
için kelaynakların soyunun tükenmesi ne anlama gelebilir ki? Okullardaki derslerde yerel
flora ve faunayla ilgili genel geçer bilgiler verilip geçiliyor ve tamamen askıda kalıyor.
Ne yazık ki bugün görebileceğiniz bütün derslikler doğadan yoksundur. Dersleri o derece
sanayileştirdik ki müfredatlarda doğaya yer kalmadı. Çocuklar dersliğin kapısının
ötesindeki yeşillik hakkında hiçbir şey öğrenmiyor. İnsanlar doğaya güvenlik ya da adalet
bulmaya gitmezler. Güzellik bulmaya giderler. Çocuklarımızdan doğayı esirgediğimizde
onlardan güzelliği de esirgemiş oluyoruz. Çocukların doğayla bağ kurmasını sağlamak
çok önemli bir mihenk taşı. Doğa ona dua için bir bağlam, bütün yaşama sevgi ve saygı
duymayı öğrenebileceği bir yer sağlıyor. Varlıkları kaynağında görmeyi, koklamayı ve
onlara dokunmayı öğreneceği ve bu varlıkları korumak için neden üzerine düşeni yapması
gerektiğini anlayabileceği bir yer. Doğayı korumak isteyen insan değil, doğaya zarar
veremeyecek insan yetiştirilmelidir. Her eğitim düzeyindeki öğrencilerin doğa ile
bütünleştirilmeleri gerekmektedir. Zira doğayla bütünleşmiş bir şekilde yapılmayan çevre
eğitiminin öğrencilerin çevre konusundaki bilinçlenmelerinde istenilen etkiyi
sağlamayacaktır. Çevre ve doğa bilincine sahip insan, kendisini doğanın parçası olarak
algılayacak, doğadaki diğer varlıklara saygı duyacak ve çevre ahlâkı gibi kurallara gerek
kalmadan doğa koruma olayı kendini koruma ile özdeşleşerek kendiliğinden
gerçekleşecektir.
21