geoCED geoCED Sayı 3 | Page 20

SAYI: 3 (EYLÜL 2019) üflediğinizde tüyleri etrafa dağılan Karahindibayı anlatmalıyız. Kısa mesafeli doğa yürüyüşlerine çıkıp bu yürüyüş planına çocuklarımızı da dahil etmeliyiz. Nasıl bir yürüyüş olacağına onlar da karar versin. Onları bir bulut gözlemcisi yapalım, bulutlardan kendilerine özel şekiller çıkarsınlar. Bulut gözlemciliği için ne özel ayakkabılara ne de bir futbol sahasına ihtiyaç vardır. İhtiyaçları tek şey onlara ayıracağımız bir zaman dilimidir. Çocuklarımıza zaman ayıralım ve onlarla birlikte doğada olalım, doğal olalım. Aksi takdirde bencil, kendini çıkarlarını düşünen, yapay, kendine ve çevresine yabancı, farklılıklara saygı duymayan bir insan yetiştirmeye devam ederiz. Bu süreç içerisinde her ne kadar ailelere büyük görevler düşse de aynı görevler eğitim kurumları yani okullara da düşmektedir. Nasıl ki bir insan diğer zekâ türlerine sahipse aynı şekilde doğa zekasına da sahiptir ve eğitim öğretim sürecinde doğa zekasına sahip çocuklar da dikkate alınarak bir süreç takip edilmelidir. Ne yazık ki günümüz şartlarında bu kavram çok dikkate alınmamaktadır. Peki eğitim kurumlarında doğa ve doğaya dayalı, doğa ve çevre sevgisi ve bilinci üzerine neler yapılmalıdır veya neler yapılabilir. Okul öncesi dönemden itibaren başlayarak ilkokul, ortaokul ve lise çağındaki bütün öğrencilere doğa ile yaşamayı doğada bulunmayı içselleştirmelerine yönelik eğitimlerin verilmesi gerekmektedir. Okul öncesi öğrencilere uygulamalı (yaparak-yaşayarak) aktivitelerin geliştirilmesi, uygun eğitim materyallerinin hazırlanması ve gerekirse çevre bakanlığı veya gönüllü kuruluşlarla iş birliği yapılarak eğitim verilmesi halinde bir başlangıç yapılmış olunacaktır. Çukur ve Özgüner, 2008). Özellikle ağaç ve çalılar, çayır, basılabilir çim, canlı renkli çiçekler, toprak zemin, ağaç kütükleri, kaya parçaları, kum ve su gibi doğaya ait unsurlara yönelik oyunlar ortaya koymak çocukların özgüvenini güçlendirir, duyularını canlandırır, dünyaya ve onun içindeki hareket eden görünen ve görünmeyen her türlü şeye ilişkin farkındalıklarını artırır. Ayrıca açık alanlarda oynayan çocukların oyunları kapalı alanlarda oynayan çocuklardan daha yaratıcı olduğunu söylemek mümkündür. Dünyada kabul görmüş Finlandiya eğitim sisteminde Fin eğiticiler oyunun gücüne inanırlar ( Louv, 2018 ) . Helsinki’de tipik bir okulda öğrenciler ayaklarında çoraplarla ortalıkta dolanırlar ve Finlandiya sosyal hizmetler ve sağlık bakanlığı şöyle der; “öğrenimin temeli dışardan alınıp önceden işlenmiş bilgilerde değil, çocuk ile çevre arasındaki etkileşimdedir”. TEMA vakfının İstanbul’da yaptığı bir çalışmada 5-6 yaş çocuklarının genel olarak bakıldığında çocukların büyük bir çoğunluğunun toprakla oynamayı sevdiği, doğa yürüyüşlerine veya pikniğe gittiklerinde keyifli zaman geçirmenin yanı sıra doğadaki hayvanları, bitkileri incelediği gözlemlenmiştir ( TEMA Vakfı, 2013 ) . Bu dönemdeki çocukların çevrelerinde bitki ve hayvanların bulunmasından mutlu oldukları, bununla birlikte çevrelerinde park ya da evlerinin bahçesi olan çocukların doğayla daha iç içe ve doğayla ilgili etkinliklere daha 19