SAYI: 2 ( HAZİRAN 2019)
Tıbbi coğrafyanın temel çalışma alanları ve konuları kısaca; doğal ve sosyo-
ekonomik faktörlerin tıbbi coğrafya perspektifinden incelemesi, çevrenin tıbbi yönetimi,
toplum sağlığının korunması, tıbbi harita ve tıbbi atlaslar oluşturmaktadır. Tüm bu
çalışma konularını da çeşitli yöntemler aracılığıyla yapmaktadır. Bu yöntemler de
kısaca çeşitli istatistiki ve matematiksel modellemeler ile coğrafi bilgi sistemleri ve
uzaktan algılama gibi coğrafi teknolojilerdir (Nazik, 2017).
2. Tıbbi Coğrafyanın Tarihsel Serüveni
Tıp ve coğrafya arasındaki ilişki tıbbın babası sayılan Hippocrates’ten (MÖ460-
377) beridir ele alınan bir konu olmuştur (Nazik, 2017 ve Ölgen, 2010). Hippocrates,
M.Ö. 400 tarihli ünlü eseri Hava, Su ve Yerler Üzerine’de tıbbi çalışmalarda
mevsimlerin, rüzgarların, suyun, toprağın ve özellikle de herhangi bir yerde
yaşayanların yaşam tarzının dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir (Ölgen, 2010).
Yani Hippocrates tıp ve coğrafyayı doğrudan ilişkilendirerek bu alanın çerçevesini
çizmiştir. Hippocrates’e göre insanda hastalıklar yalnızca hava, iklim, topografya, su ve
toprak gibi çevre faktörlerine bağlı olarak gelişmemektedir. Gelenek ve görenekler,
alışkanlıklar yaşam biçimi gibi sosyal çevresi de büyük oranda çeşitli hastalıklara neden
olabilmektedir. Bu görüşleri ile Hippocrates modern tıbbın kurucusu olmasının yanı
sıra; tıbbi coğrafyanın da önünü açmıştır (Nazik, 2017).
Tıbbi coğrafya olarak nitelendirilen çalışmalar modern anlamda coğrafyanın bir
alt disiplini olarak Uluslararası Coğrafya Birliği (IGU)’nin Tıbbi Coğrafya Komisyonu
tarafından 1952 tarihli ilk raporuyla başlamıştır. Bu tarihten sonra tıbbi coğrafya
alanındaki çalışmalar hız kazanarak günümüzde coğrafya içinde en çok çalışılan
konulardan birisi olmuştur (Ölgen, 2010). Elbette tıbbi coğrafya 20. yüzyılın ortalarında
başlamamıştır. Tıbbi coğrafyanın başlangıç tarihi neredeyse insanoğlu kadar geçmişe
dayanmaktadır. Tıbbi coğrafyanın bir bilim dalı olarak gelişmesi 18. ve 19. yüzyılda
başta Almanya olmak üzere, İngiltere, Fransa, Rusya ve ABD’de yapılan bilimsel
çalışmalarla başlamıştır. 19. yüzyılın ortalarına doğru tıbbi coğrafya bu ülkelerde
bağımsız bir bilim dalı haline gelmiş ve devam eden yıllarda ise çeşitli konularda çeşitli
kongreler düzenlenmiştir. Gelişimindeki en hızlı ivme ise 2. Dünya Savaşı’ndan sonra
olmaktadır. Yöntem ve uygulamalar giderek daha tutarlı olmaya başlamıştır. Bu
dönemden sonra insan ve çevre arasındaki ilişki hem daha çok artmış hem de daha çok
anlaşılmıştır. Tıbbi coğrafya çalışmaların temelini ülke ve bölge bazında yapılan
hastalıkların coğrafi mekanda dağılışlarını gösteren atlaslar oluşturmaktadır.
3. Türkiye’deki Tıbbi Coğrafya Çalışmaları
Tıbbi coğrafya üzerine yurt dışından birçok çalışma mevcutken ülkemizde bu
konuda çalışma sayısı ve niteliği maalesef yok denecek kadar azdır. 1930’lu yıllardan
sonra özellikle sağlık alanında yapılan çalışmaların büyük bir bölümünü tıpçılar,
jeologlar ve ziraatçılar yürütmüştür. Bu durumun en temel sebeplerinden birisi
ülkemizde tıbbi coğrafyanın öneminin yeterince anlaşılmamış olmasıdır. Aynı zamanda
geoCED
www.geoced.org
36
Coğrafya Eğitimi Derneği
www.tceder.org