SAYI: 2 (Haziran 2019)
Dolayısıyla gelişmişlik derken kendi algımıza göre gelişmişlikten söz ettiğimizi
unutmamakta yarar var. Buraya kadar olan kısımdan anlaşılacağı üzere yapılan bu tür
değerlendirmeler öznel nitelik taşırlar. Bu durumda daha genel geçer ifadelere, nesnel
değerlendirmelere ihtiyaç olduğu açıktır.
Türk Dil Kurumu web sitesinde ilkel ve gelişmiş sözcüklerini şöyle tanımlanmaktadır.
İlkel: İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif. Basit,
karmaşık olmayan.
Gelişmiş: Gelişme gösteren, ümranlı 3
Bu tanımlar şöyle değerlendirilmelidir. Üretim ve tüketim ilişkileri, üretim tarzı ve
teknolojik bakımdan ilerleme kaydetmemiş toplumlar ilkel; üretim ve tüketim ilişkileri,
üretim tarzı ve teknolojik bakımdan bir önceki toplumsal aşamanın üzerine koymuş ve
modern dünyanın tüm ekonomik-toplumsal aşamalarından geçmiş topluluklar gelişmiş
toplumlar olarak kabul edilmelidir. Bu bağlamda Antikite toplumu köle emeğine ve
tarım ekonomisine dayanan, başlangıçta şehir devletleri şeklinde örgütlenmişken
ilerleyen süreçte Roma ve İskender İmparatorlukları gibi merkezi krallıklar yaratmıştı.
Sonrasında feodalite dönemi yine tarım ekonomisine dayanıyordu ancak köleci
toplumun yerini topraksız köylü emeğine terk ettiği bir soylular düzenine sahipti. Bu
düzen içinde Katolik Kilisesi inanılmaz büyük bir yer işgal ediyor; siyaset ve ekonomi
üzerinde büyük bir tahakküm kurmuş bulunuyordu. Bunu takiben coğrafi keşiflerle
kurulan sömürge ve koloni ekonomisi feodalite ve kiliseyi zayıflattı. Başlangıçta
yeniden merkezi krallıklar güçlendi. Uluslararası ticaretle zenginleşen burjuvazi bu
dönemde yavaş yavaş filizlendi. Yalnız ekonomik alanda değil kültür, edebiyat, felsefe
ve sanat alanında çağının devrimci sınıfı rolünü üstlendi. Rönesans ve Reform
hareketleri ile yönetimde söz sahibi olmak istediğini açıkça ortaya koydu. Aradan
geçen iki yüz yılda gerçekleşen Sanayi Devrimi üretim ve tüketim ilişkilerini baştan
sona yeniden düzenledi. Krallıklar yerlerini ulus devletlere ve burjuva demokrasisine
bıraktı. Ulusal pazarlar öne çıktı. Artık ne kölelik ne de topraksız köylülük (serflik)
kavramları kaldı. Artık üretim araçlarını elinde bulunduran burjuvazi ve emeğini satarak
geçinen işçi sınıfı (proleterya) modern çağın hâkim iki sınıfı olarak ortaya çıktı. Buna
göre Antikite toplumu, Feodal toplum, Sanayi Devrimi ve ulus devlet modeli toplumsal
gelişmişlik aşamaları olarak doğru sıralamayı oluşturur diyebiliriz. Bu aşamaların her
birini tamamlamış toplum ve devletler günümüzün en gelişmişleri iken bu aşamaları
tamamlamamış ya da bu aşamalara henüz adım atmış toplum ve devletleri ise ya
gelişmemiş ya da gelişmekte olan toplumlar diye adlandırmak doğru olandır.
Bu durumda Afrika’nın birçok devlet ve toplumu ile Amazon kabileleri kaçınılmaz
olarak ilkel ya da gelişmemiş olarak kabul edilmelidir. Sanayi Devrimi’nin başlayıp
yayıldığı Kuzeybatı Avrupa ile Kuzey Amerika ve onları sonradan takip eden Rusya,
Japonya, Güney Kore gibi ülkeler ve toplumları ise cağımızın en gelişmişleri olarak
karşımıza çıkmaktadır. Biz de nüfus piramitleri üzerinden ülkelerin gelişmişlik ve geri
3
http://sozluk.gov.tr/
geoCED
www.geoced.org
13
Coğrafya Eğitimi Derneği
www.tceder.org