geoCED geoCED Sayı 2 | Page 14

SAYI: 2 (Haziran 2019) Dolayısıyla gelişmişlik derken kendi algımıza göre gelişmişlikten söz ettiğimizi unutmamakta yarar var. Buraya kadar olan kısımdan anlaşılacağı üzere yapılan bu tür değerlendirmeler öznel nitelik taşırlar. Bu durumda daha genel geçer ifadelere, nesnel değerlendirmelere ihtiyaç olduğu açıktır. Türk Dil Kurumu web sitesinde ilkel ve gelişmiş sözcüklerini şöyle tanımlanmaktadır. İlkel: İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif. Basit, karmaşık olmayan. Gelişmiş: Gelişme gösteren, ümranlı 3 Bu tanımlar şöyle değerlendirilmelidir. Üretim ve tüketim ilişkileri, üretim tarzı ve teknolojik bakımdan ilerleme kaydetmemiş toplumlar ilkel; üretim ve tüketim ilişkileri, üretim tarzı ve teknolojik bakımdan bir önceki toplumsal aşamanın üzerine koymuş ve modern dünyanın tüm ekonomik-toplumsal aşamalarından geçmiş topluluklar gelişmiş toplumlar olarak kabul edilmelidir. Bu bağlamda Antikite toplumu köle emeğine ve tarım ekonomisine dayanan, başlangıçta şehir devletleri şeklinde örgütlenmişken ilerleyen süreçte Roma ve İskender İmparatorlukları gibi merkezi krallıklar yaratmıştı. Sonrasında feodalite dönemi yine tarım ekonomisine dayanıyordu ancak köleci toplumun yerini topraksız köylü emeğine terk ettiği bir soylular düzenine sahipti. Bu düzen içinde Katolik Kilisesi inanılmaz büyük bir yer işgal ediyor; siyaset ve ekonomi üzerinde büyük bir tahakküm kurmuş bulunuyordu. Bunu takiben coğrafi keşiflerle kurulan sömürge ve koloni ekonomisi feodalite ve kiliseyi zayıflattı. Başlangıçta yeniden merkezi krallıklar güçlendi. Uluslararası ticaretle zenginleşen burjuvazi bu dönemde yavaş yavaş filizlendi. Yalnız ekonomik alanda değil kültür, edebiyat, felsefe ve sanat alanında çağının devrimci sınıfı rolünü üstlendi. Rönesans ve Reform hareketleri ile yönetimde söz sahibi olmak istediğini açıkça ortaya koydu. Aradan geçen iki yüz yılda gerçekleşen Sanayi Devrimi üretim ve tüketim ilişkilerini baştan sona yeniden düzenledi. Krallıklar yerlerini ulus devletlere ve burjuva demokrasisine bıraktı. Ulusal pazarlar öne çıktı. Artık ne kölelik ne de topraksız köylülük (serflik) kavramları kaldı. Artık üretim araçlarını elinde bulunduran burjuvazi ve emeğini satarak geçinen işçi sınıfı (proleterya) modern çağın hâkim iki sınıfı olarak ortaya çıktı. Buna göre Antikite toplumu, Feodal toplum, Sanayi Devrimi ve ulus devlet modeli toplumsal gelişmişlik aşamaları olarak doğru sıralamayı oluşturur diyebiliriz. Bu aşamaların her birini tamamlamış toplum ve devletler günümüzün en gelişmişleri iken bu aşamaları tamamlamamış ya da bu aşamalara henüz adım atmış toplum ve devletleri ise ya gelişmemiş ya da gelişmekte olan toplumlar diye adlandırmak doğru olandır. Bu durumda Afrika’nın birçok devlet ve toplumu ile Amazon kabileleri kaçınılmaz olarak ilkel ya da gelişmemiş olarak kabul edilmelidir. Sanayi Devrimi’nin başlayıp yayıldığı Kuzeybatı Avrupa ile Kuzey Amerika ve onları sonradan takip eden Rusya, Japonya, Güney Kore gibi ülkeler ve toplumları ise cağımızın en gelişmişleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Biz de nüfus piramitleri üzerinden ülkelerin gelişmişlik ve geri 3 http://sozluk.gov.tr/ geoCED www.geoced.org 13 Coğrafya Eğitimi Derneği www.tceder.org