SAYI: 1
Baharat ticaretinin kökeni Milattan Önceki dönemlere rastlasa da Ortaçağ’dan itibaren altın
çağını yaşamaya başlamıştır denebilir. Hatta altın çağı demek bile öneminin kavratılması
açısından yetersiz kalabilir. Zira zaman zaman kıymeti altın ve elmasla boy ölçüşecek düzeye
ulaşmıştır.
Çinliler tarafından başlatıldığı düşünülen baharat ticareti sonraları başka toplumların da
zenginlik kaynağına dönüşmüştür.
Baharat Yolu’nun önem kazanmasıyla birlikte uzun ve meşakkatli kervan yolculuğu yerine bu
yol tercih edilir hale gelmiştir. Baharat Yolu’nun hegemonyası 1400’lü yıllara yani Coğrafi
Keşifler’e kadar sürmüştür. Bu yol, basitçe Hindistan ile Akdeniz limanları arasındaki ve
oradan da Avrupa’ya uzanan güzergahlardır.
Bu güzergahların belli başlı kesimleri çeşitli zaman dilimlerinde belli başlı toplumların
denetimi altına girmiştir. Örneğin; Hindistan ile Kızıldeniz arasında Hintliler ve Araplar söz
sahibiyken, 1000–1400’lü yıllar arasında Akdeniz’deki taşımacılık faaliyetleri
Venediklilerden sorulmuştur. Venediklilerden sonra Akdeniz’deki üstünlüğü Osmanlılar ele
geçirmiştir. Venedik ve Osmanlılar’ın hakimiyeti, baharatı ucuza almak isteyen diğer
Avrupalılar’ı Coğrafi Keşifler için harekete geçiren önemli kıvılcımlardan biri olmuştur.
Nitekim 15. Yüzyıl boyunca süren girişimler meyvelerini vermiş, İspanyollar, Portekizliler,
Fransızlar ve Cenevizliler tüm Dünya’ya damgalarını vurmuştur.
Kruvasan Fransız toplumunun, kebap Arap toplumunun, hamurlu tatlılar Türk toplumunun,
fastfood Amerikan toplumunun, pizza İtalyan toplumunun ulusal kimliği ile özdeşleşmiştir.
Özbek için samsa ve Uygurlar için Türkistan pilavı toplulukların etnik kimliklerinin bir
göstergesidir (Beşirli, 2010:169).
Eğer coğrafya, toplumların yemek kültürüne bu denli etki etmeseydi bazı yemekler ülkelerin
milli değerlerine dönüşebilir miydi ?
geoCED
www.geoced.org
27
Coğrafya Eğitimi Derneği
www.tceder.org